26 Temmuz 2009 Pazar

"Bağımsız" Üst Kurullar ve Gerçek Görevini Havale

Son yıllarda daha uygar, daha liberal ve daha demokrat olmak adına güya bağımsız bir çok üst kurul kuruldu ve bunların ilgili sektörleri düzenlemesi beklendi.

Bu kuruluşlar çoğunlukla sorumlu oldukları sektörlerde gerçek bir rekabet ortamı yaratamadılar ve tüketiciyi korumak yerine hükümete yakın kuruluşlara tatlı, muhalif patrona sahip kuruluşlara sert davranarak haksız rekabeti bir de politize ettiler.

Bu kuruluşlara her yıl bütçeden veya sektör gelirlerinden milyonlarca TL. gelir aktarılmakta. Buna karşın yapması gereken ana sorumlulukların masraflarını yine sektöre yüklemekten geri kalmadılar. Buna iki örnek vererek yazımı tamamlayacağım.

BTK. Eski Telekomünikasyon Kurumu. Sektördeki rekabeti açacak en önemli uygulamalardan olan Mobil Numara Taşınırlığı için gereken sistemin kuruluşu için gerekli maliyeti AVEA ve VODAFONE'a karşılattırdı. Halbuki milyarca TL.yi bulan sektör gelirlerinden önemli bir kısmı BTK'ya aktarılmakta.

RTÜK. Kanalların yayınlarını kontrol etmek için tüm yayınların kayıt edilmesi gerekiyor. Yine sektör reklam gelirlerinden milyonlarca TL. gelir payı alan RTÜK bu sistemleri kurmayı her kanalın kendisinden beklemekte. Ya ben kanal olarak RTÜK'e vermek ve yayınlamak üzere iki ayrı bant hazırlarsam!

Sanırım bunun dünyada çok fazla örneği bulunmaz. Uygar bir ülke olmak için daha atmamız gereken çok adım var, çooook.

21 Temmuz 2009 Salı

3 Maske

Başımızdaki yönetim anlayışı yüzünde 3 maske ile dolaşmakta. Bu maskeleri düşürmek tüm aydınların, muhaliflerin boynunun borcudur.

1. maske Avrupa yanlısı, demokrat, sivil, liberal maskesi. Bu maskeyi aslında ne kadar Avrupa değerlerinden uzak, ne kadar antidemokrat, ne kadar baskıcı ve ne kadar serbest rekabeti kısıtlayıcı olduklarını anlatarak düşürebiliriz.

2. maske Mazlum, Yoksul, Halktan kişi maskesi. Bu maskeyi Christian Dior eşarplar, villalar, kara yollarını kapatacak kadar halka aldırmayan tavırlarını anlatarak düşürebiliriz.

3. maske Müslüman, Namuslu, Haram yemez maskesi. Bu maskeyi yapılan yolsuzluklar, gemicikler, ali dibolar, beş kat pahallı belediye ihaleleri, kasasından soyulan parayı sorgulayamayan kamu görevlileri, yardımlaşma paralarının nerelere harcandığını göstererek düşürebiliriz.

Bu üç maske de düşüp halk durumu ayan beyan anlamadan bu anlayışdan kurtulmak mümkün değildir.

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Kim Daha Demokrat?

Bugünlerde demokrat olmak en çok konuşulan gündem maddelerinden. Bazı sorularım var bu konuda.

Demokrasi yönündeki "büyük hukuki" adımı geceyarısı, kamuoyuna hiç duyurmadan, muhalefeti köylü kurnazlığı ile kandırarak yasalaştırmak mı demokratlık?

Tutuksuz yargılanmak esas iken ülkenin en saygın rektörlerini, gazetecilerini aylarca tutuklu olarak yargılamak mı demokratlık?

Muhalif yöneticiye sahip diye ülkenin hastanelerinin, fabrikalarının siparişlerini, provizyonlarını, ödemelerini iptal etmek mi demokratlık?

HSYK'na adalet bakanının başkanlık ettiği bir yargı mı demokratlık?

İsrail'e seçim öncesi ONE MINUTE şovu yapıp, Çin'deki katliamları seyretmek midir demokratlık?

Sahte belgeleri yayınlayarak manşetlere çıkarıp insanları demokrasi düşmanı ilan etmenin serbest, bunu yapanlara tepki gösterenlerin hapis yatması mıdır demokratlık?

Sivas katillerinin, Osmanlı padişahlarının içki alemlerini unutup , şarap içiliyor diye klasik müzik konseri basmasına göz yumup, 1 Mayıs'a çıkan işçileri cop, gaz bombasına tabi tutmak mıdır demokratlık?

Nedir bu demokratlık? Yenir mi , İçilir mi?

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Ölüm ve İnsani Tepkiler

Babamın ölümünün ardından yaşadıklarım beni bu yazıyı yazmaya itti. Bir arkadaşınızın, komşunuzun, yakınınızın öldüğünü öğrendiğinizde ne yapar insanlar?

Kimi olayı bir SMS mesajı ile karşılar. Bu mesajlarda bazen biraz duygu kırıntıları olur, çoğunlukla resmi mesajlardır.

Kimi telefon açar. Böyle bir durumda ne diyeceğini bilemeyen de çoktur. Kimi "geçmiş olsun" der. Kimi kendince teselli edecek bir şeyler söyler. En kızdıran soru da "Nasılsın?" sorusudur bu anda. "Babam ölmüş nasıl olayım!"

Kimi cenazeye katılmaya çalışır. Oldukça uzak bir Anadolu kentinde ve hafta sonu olduğundan benim arkadaşlarımdan cenazeye katılan olamadı.

İnsanlar bu ilk tepkiden sonra çoğunlukla konuyu yeniden deşmek istemez. Halbuki ölenin yakınının konuyu konuşmak, anılarını anlatmak ve hatta birazda ağlamak ihtiyacı vardır. Bu paylaşımdan kaçınmak pek de onun duygularına yaramaz sizin anlayacağınız.

Sevgi paylaşılarak çoğalır, Acı paylaşılarak azalır.

Kalın Sağlıcakla.

2 Temmuz 2009 Perşembe

KÖPRÜ ÇİLESİ ve 3. KÖPRÜ

İstanbul köprü çilesini yaşamayan bilmez. Bugün öğle saati 2 saatde Anadolu yakasına geçtim, akşam geri dönmem yine 2 saati buldu. Bu bakımın neden hiç bir önlem almadan, neden 2 yıl daha ertelenerek raylı boğaz geçişi sonrasında yapılmadığını sorgularken 3. köprü bu yıl ihaleye çıkacak haberleri beni yeterince aydınlattı. Bence bu çile İstanbul halkına, 3. köprüye hayır dememesi için illallah dedirtmek için çektirilmekte. Çevreyi mahvedeceği açık, şehrin son ormanlarını da yok edecek 3. köprüye kesinlikle karşıyım.

Her gün milyonun üstünde kişinin çalışmak için yaka değiştirdiği bir şehirde neden Avrupa yakasında yeni işyerleri, Anadolu yakasında da yeni konut alanları yasaklanıp tersi teşvik edilmez. Bir gün boğazın tümünü asfaltla kaplarız bu gidişle! Yazık!