23 Ocak 2010 Cumartesi

Anayasa Değişikliği

Anayasa değişikliği paketlenip önümüze gelecek anlaşılan. Her tür psikolojik, tarafolojik çalışma yapılmakta. Eğer bir anayasa değişikliği paketi önümüze gelirse her maddesine çok, çok dikkatle bakmalıyız.

Yıllardır savunduğum dokunulmazlıkları kaldırsa, seçim barajını azaltsa, memurlara grevli sendika hakkı verse, hatta bir de ön seçimi zorunlu kılsa; yani son derece demokratik maddeler içerse ama yanında Anayasa Mahkemesine üye seçimini ve Anayasa Mahkemesi yetkilerini değiştiren politikacıların etkin olmasını sağlayan tek bir hüküm içerse OYUM HAYIR olacak. Ağzıma çalınan bala KANMAYACAĞIM.

Siz de UYANIK OLUN dostlarım.

18 Ocak 2010 Pazartesi

Doktorlara Tam Destek

Kardeşi dahil bir çok yakını doktor olan ben bu sorunun çıkışına yakından tanığım. Yıllar önce tam gün uygulanmakta idi. Sağlık ocakları ve sosyalizasyon ile hizmet kademelendirilmiş ve bir çok noktaya yaygınlaşmışdı. Doktorlar muayene veya kamu hastanesi arasında seçim yapıyor ve kamuyu tercih edenler eğitimlerine uygun iyi denebilecek ücretler alıyorlardı.

Kenan Evren ve 12 Eylül diktası "Nasıl bir doktor benim paşamdan fazla maaş alır?" takıntısı ile doktorlara düşman kesildi. O günden bu yana sağlık kesimine düşmanlıkdan hiç bir hükümet vazgeçmedi. Halk ile doktorlar karşı karşıya getirildi. Doktorların gerçek ücretleri tırpanlana, tırpanlana belki o günkü seviyelerin %40 larına kadar indi. Sonra yarım gün çalışma ve muayene yolları açıldı. Bazı doktorlar kamu gücünü kullanarak muayehanelerine hasta topladılar. Bu bizzat anne babamın bile başına geldi. Ama sanki her doktor yüzlerce hastayı muayenehanede bakıyormuş gibi hesaplarla doktorları zengin gösteren , kendisinden 3 kat az okuyan (uzman bir doktor 10-12 yıl okumakta) teknik kadrolardan çok daha az maaşlarla kamuda istihdam edildiler. Özel hastaneler kuruldu. Hastalar her tür alavere ile oralara yönlendirildi. Sonra onları da tekelleştirecek şekilde hastalardan fark almaları kısıtlandı.

Bütün bunlar sonunda

- Doktorlar daha az ücret alıyor,

- Bazı özel hastaneler dışında özel hastaneler zarar etmeye başladılar,

- SGK sağlık giderleri çok arttı,

- Artık emekliler sağlık hizmetlerini bedava değil paralı alıyor ve maaşlarından ciddi kesintiler oluyor.

Yani herkes zararda mı derseniz elbette bundan kazananlar vartayı götürenler var ama onlar halk değil!

Bu nedenle hepimiz doktorların eylemini destekleyelim ve palavralara kanmayalım.

16 Ocak 2010 Cumartesi

Anayasa Değişikliği

Anayasa değişiklikleri ve referandum yine gündeme geldi. Öncelikle bu anayasada beğenmediğim çok fazla yön olduğunu, 12 Eylül ürünü olduğunu ve değişmeye ihtiyacı olduğunu belirtmeliyim. Peki bunu AKP hükümeti yapabilir mi? Toplumu karpuz gibi ikiye bölmüş, halkın yarısını karşısına almış, uzlaşmayı değil öfkeyi siyaset sanatı sayan bir başbakan ve politik hareket demokratik, uygar, çağdaş bir Anayasa yenileyebilir mi?

Kısa cevap: Hadi canım sende. Bununla kandırmaya ve gündemi değiştirmeye devam edeceklerdir. HSYK'ya meclisden üye seçilmesini, Anayasa Mahkemesi yapısının değiştirilmesi gibi hukuku katleden maddeleri başka bazı demokratik görünen maddelerle paketleyip gözümüzü boyamalarına izin vermeyelim.

Anayasalar ancak demokratik ve toplumsal uzlaşmaya değer veren yönetimlerce, halk desteği ile değiştirilebilir.

10 Ocak 2010 Pazar

Filistin'e Yardım

Görevim gereği bir kaç kez İsrail ve Filistin'e gittim. Filistin'e son giden yardım konvoyu türü "taşıma sularla" Filistin değirmeni dönmez. Ayrıca burada toplanan yardımların gerçekten ne kadarının ulaştığı konusu da şüpheli.

Eğer Türkiye gerçekten bu konuya öncülük etmek istiyorsa Gazze limanının açılmasına, korunmasına, silah haricindeki diğer maddelerin Mısır'ın keyfine kalmadan Filistin tarafından ülkeye sokulabilmesine öncülük yapmalıdır.

Ramallah'da bir havaalanı yapılmasına AB ile birlikte öncülük yapılmalıdır. Çünkü Batı Şeria bölgesi de İsrail ve Ürdün ambargosu altındadır. Gazze ile Batı Şeria arasında bağlantı kuracak ince bir şerit karşılığında Filistindeki bazı Yahudi yerleşim bölgelerinin İsrail'e katılması bir uzlaşma getirebilir.

Yani gerçekten bütün ve bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan Filistin'e yardım Erbakan'ın eski bir sözüyle "Pansuman Tedbiri" olmaktan öteye gidemez.

4 Ocak 2010 Pazartesi

Dizilere Reklam

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan Arapların çok sevdiği dizilere yerli malı reklamını teşvik edeceklerini söylemiş.

Bu vesile ile RTÜK'ün beni sinir eden uygulamalarından birini dile getireyim. Sanırım bakan hiç televizyon seyretmiyor yada çok dikkatsiz. Diziler, filmlerde nerdeyse sansür mozaikleri karenin çoğunu kaplamaya başladı. Sigara, içki derken her tür marka sansürlenmeye başlandı. Marketde çekim yapılıyor, market rafları mozaikleniyor. Kola içiliyor, etiket çıkarılmış. Sanki bu ülkede hiç bir marka bulunmuyor. Neymiş gizli sponsorlukmuş. Sen medyanın gelirlerini kontrol altına alırsın ve vergi kaçırılmasını önlersin. Bunu abartanları örneğin sabah kahvaltıda, akşam rakı sofrasında aynı marka kolayı masaya koyan olursa o zaman uyarırsın. Zaten halk da tepki gösterir.

Bu yasaklar ortada dururken nasıl diziler her tür yerli markayı ekrana getirecek anlamak için Arap olmak lazım. Her tür sansüre ve mozaiğe hayır.