18 Temmuz 2016 Pazartesi

9 Soruda Darbe Girişimi

1) Darbeye karşı mıyım?
Evet her tür darbeye karşıyım.

2) Darbe çok plansız ve çılgınca mı yapıldı?
Bu sonuca bakılarak söylenmiş bir söz. Aslında darbe kapsamı ile sonuç almaya oldukça yakın olduğu görülmektedir.

3) Darbe aslında bir tiyatro muydu?
Darbecilerden 100'den fazla ölü olduğu, kalanların çok ağır cezalar alacağı düşünüldüğünde hiç bir güç bu kişilere bu tiyatroyu oynatamaz.

4) Darbeyi halk mı önledi?
Laik muhalefetin darbeye katılmaması, büyük polis gücünün direnişi ve askeri birliklerin kısmen kontrol edilebilmesi ve yapılan taktik hatalar darbeyi önledi. Halkın sokağa çıkmasının Atatürk Hava alanı dışında fazla etkisi olduğu söylenemez.

5) CHP'lisi,MHP'lisi herkes mi sokağa çıktı?
Bir kısım MHP'li olabilir ama laik muhalefetten sokağa çıkan sayısı son derece azdır. Sokağın AKP'li, cihatçı güruhlarca dolacağını biliyorlardı.

6) Darbe engellenince demokrasi mi kazandı?
Maalesef darbe kaybetse bile kazanan otoriter yönetim oldu. Artık darbeden bir gün öncesinden daha otoriter bir Türkiye var.

7) Bu darbe ile darbeler dönemi bitmiş midir?
Bunu daha önce de söyleyen çoktu. Ne kadar yanlış bir önerme olduğu anlaşıldı. Bundan sonra da bir darbe olabilir. AKP seçimle devrilirse yeni hükümeti bir darbenin bekleyeceği aşikar.

8) İdam cezası geri gelmeli mi?
Her zaman ve her tür idam cezasına karşıyım. Ayrıca bu ceza geri gelse bile bu darbeciler için uygulanırsa Türkiye'de hukuk sıfırın altına iner.

9) Bir darbe oldu mu?
Evet aslında bir yargı darbesi oldu. Bir AYM üyesi göz altına alındı, her tür yasaya aykırı olarak. Yargıtay ve Danıştay'a üye seçecek HSYK'nın 5 üyesi görevden alındı. Yargıtay ve Danıştay üyeleri, binlerce savcı ve hakim görevden alındı. Bunların hepsi fiilen darbenin içinde yer alsalar da bunun hukuk yolu ile ispatlanmadan görevden alınmaları Türkiye'de hukuka darbe oldu.

22 Mayıs 2016 Pazar

Yeni Parti

CHP'nin AKP'nin tuzağına düşerek dokunulmazlıklara evet oyu çıkmasını sağlaması bu konunun önemini bir kere daha ortaya çıkardı. Yani her attığı adımda AKP'den korkan, en yalın gerçekleri bile halka anlatamayacağını ifade eden, 6 seçim kaybetmiş bir lideri tekrar seçen CHP bu salaklığı da yaptı.

Artık CHP'den tüm umutlar tükendi. Yarın başkanlık ve diktaya giden yolların taşlarının CHP'nin yanlışları ile döşendiğini daha fazla insan görüyor. CHP'de kendilerini tehdit eden bu korkak liderin tahakkümüne karşı olan sol vekillerde artık yeni parti oluşumunda yer almayı düşünmeli.

Hem terör ile arasına mesafe koymak hem de düşünce özgürlüğünü savunmak mümkün. Teröristler kışlalardan bayrak indirirken göz yuman komutan ve bakanların şimdi teröre karşı olmasının mümkün olmadığını anlatmak mümkün. Göz önünde Berkin'leri Ethem'leri öldüren polislerin yargılanması izne bağlı iken, yani dokunulmazlar iken vekillerin dokunulamayacğını anlatmak mümkün. 276 oyla isteseler teröre bulaştığını iddia ettikleri vekillerin dokunulmazlıklarını tek tek kaldırabilecekleri halde bunu yapmayanların iki yüzlü olduklarını halka göstermek mümkün. Tutuksuz yargılama güvencesi olmadan vekillerin yargılanmasının halkın temsiline darbe olacağını anlatmak mümkün.

Bunları anlatacak, kararlı, tutarlı ve cesur bir parti oluşturulmasını tüm yüreğimle destekliyor bir daha benden CHP'ye oy yok diyorum.

15 Nisan 2016 Cuma

Dokunulmazlık ve Korkak CHP

Her zaman dokunulmazlıkların kaldırılmasından yana oldum. Ama sadece vekillerin değil tüm kamu görevlilerin dokunulmazlığı kalkmalı.

CHP ve lideri Kılıçdaroğlu yine AKP bizi meydan meydan eleştirir diye korktular ve Anayasaya aykırı olduğunu belirte belirte, AKP'nin çok saçma önerisini destekleme kararı verdiler. Bu öneri niye saçma ve bir tuzak:
- Bu değişiklik sadece mevcut dosyaları kapsıyor yani bir ay sonra çıkacak bir dosya kapsam dışı,
- Bu değişiklik vekillerin tutuksuz yargılanmasını garanti etmiyor,
- Bu değişiklik meclis kürsüsünde söylenen görüşlerden dolayı dosya açılmasına engel değil,
- Bakanları kapsamıyor,
- Vekili göz altına alacak polis vekile kötü muamele etse yargısı vali iznine bağlı ama vekil bu izin gerekmeden yargılanacak. Yani tüm kamu görevlileri için izin mekanizması kalkmadan, tutuksuz yargılama güvencesi gelmeden bu düzenleme çok hatalı.
- CHP bu yargıya güvenmiyorum dese AKP'lilerin bile çoğu buna itiraz edemez idi.

Bu düzenleme ile tam kontrol altındaki yargı ile istenen illerin vekilleri düşürülecek,terör ortamında bir ara seçim yapılacak ve AKP 330 ve üzerine yükselecek. Bunu görmemek için salak olmak lazım.

Kılıçdaroğlu ve ekibi bu salaklığın bedelini belki de kişisel olarak da ödeyecekler ama esas fatura halka çıkacak.

Neden yeni bir sol parti gerekli derseniz işte bir neden daha. Salaklık yapmamak için!

8 Nisan 2016 Cuma

Kimlik Bilgisi Sızıntısı

Bir bilişim uzmanı olarak Türkiye'de kişisel bilgilerin korunmasının çok zayıf olduğunu sürekli gözlemliyordum.

Seçim kayıtlarından da olsa 50 milyon insanın kimlik ve adres bilgilerinin sızması sonunda yöneticilerimiz önce inkar ettiler sonrada hamasi demeçler verdiler. Bu iş hamasi demeçlerle geçirilemez. Somut ve hızlı önlemler almak lazım. Bu konuda neler yapılabilir sıralayayım.

Pasaport vb. işlemlerde kişilerin parmak izleri alınmakta. Ayrıca SGK hastanelerinden yararlanmak için avuç içi biyometrik kimlik kaydı alınmakta. Bunlar güvenlik için kullanılabilir.

Eski kimliğini getirmeden, kayıp diye yeni kimlik çıkarmak isteyenlerden parmak izi veya biyometrik bilgisi olanların bu bilgi (örneğin avuç içi) doğrulanmadan yeni kimlik verilmez. Eğer bu bilgisini tanıtmamış bir kişi ise birinci derece bir akrabasının kendisi ile birlikte gelmesi istenir. Bu zorluk güvenlik açısından çok önemlidir.

Bankalarda yeni hesap açılması ve hesaptan belli rakamın üzerinde para çekilmesi talebi halinde şube şahsı bizzat tanımıyor ise hesabı olan kişinin cep numarasına gönderilecek akıllı şifre kişiden talep edilir. Bu şifreyi veremeyen veya cep telefonum yanımda değil diyen kişiye işlem yapılmaz.

E-devlet şifresi için PTT tarafından zarf verilmesi için de biyometrik doğrulama yapılması zorunluluğu getirilmelidir. Kişinin üzerinde görünen cep telefonuna akıllı şifre mesajı atılması da önlem olarak düşünülebilir.

Cep telefonu aboneliği için de ya biyometrik doğrulama ya da sistemde sızıntı öncesi kayıtlı bir birinci derece yakının da kimliği ve cep telefonu ile gelmesi ve ona şifre gönderilerek bu şifrenin doğrulanması gerekmektedir.

Bütün bu önlemler bir arada uygulanmadan etkili olması imkansızdır.

Seçimlerde siyasi partilere kimlik bilgisi paylaşılmaması ise bu sızıntı seçim hilesi için mi yapıldı diye de düşündürtüyor. Bunun yerine adres bilgisinin yanında TC kimlik numarasının ilk 7 hanesi, ad,soyad,baba adı,doğum yılı (ay ve gün gizlenerek) ve doğum yeri paylaşılması gerekli kontrol için yeterli olacaktır.

Bırakın hamaseti de iş yapın!

4 Şubat 2016 Perşembe

OKUDUĞUM SON 4 KİTAP

1) Dostoyevski/Ev Sahibesi/İŞ Kültür

Rus halkından 4 hikaye. Biri uzun diğerleri kısa.

2) Ayşe Kulin/Tutsak Güneş/Everest

Gelecekte bir ülke. Belki de ülkemiz. Teknoloji çok ilerlemiş ama otoriterlik daha da artmış. Gelecek nesilleri neler bekliyor. İlgi ve umutla okuyacağınız bir roman.

3) Harper Lee/Tespih Ağacının Gölgesinde/SEL

2. dünya savaşı sonrası Amerika Güney. Zenciler haklarını almak için ayaktalar. Newyork'ta yaşayan kendisini zenci bakıcısı büyüten genç kız kasabasına dönünce bocalar.

4) Ahmet Ümit/Elveda Güzel Vatanım/Everest

Selanik'li İttihatçı bir fedai eski sevgilisine yazdığı mektuplarla anılarını anlatıyor. Derin devlet, muhaliflerin öldürülmesi, gücü eline alanın yozlaşması anlatılmakta.

Nasıl Bir Parti

Artık halkın CHP ile oyalanmaması gerektiğini daha önce yazmıştım. Şimdi oluşturulması gereken partinin nasıl bir bakış açısı olmalı bunu yazmak istiyorum.

Elbette bir sol parti ama dar, kısıtlı sosyalist görüşlerden daha geniş ve kapsayıcı bir düşünce yapısına sahip.

Laikliği gerçekten benimsemekle birlikte gerçekten kimsenin mezhebine, inanışına karışmayacak bir parti. Alevi haklarının sonuna kadar savunucusu ama alevicilik yapmayan bir parti.

Kürt halkı ve halkların kendi kaderlerini belirleme hakkına saygılı ama Kürtçü olmayan bir parti.

Türkiye'yi kuran herkese Türk denmesini  savunurken, Türk milliyetçisi değil yurtsever olmayı benimsemiş bir parti.

Son derece aktif, sokak ve halk hareketlerinin içinde ama teröre ve şiddete kesinlikle karşı bir parti.

Liderimiz kim olsun diye değil nerede neyi savunmamız gerekli diye tartışan , parti içi demokrasiye sonuna kadar bağlı bir parti.

Kadınları ve gençlere kotalar uygulayan değil onların eşit katılımı olan bir parti.

Diktatörlüğe, otokrasiye son derece sertçe karşı çıkarken onlarla Anayasa yapmak gibi salaklıklara hiç bir zaman sürüklenmeyecek bir parti.

Tüm mali yapısını üyelerin aidat gelirleri ile oluşturacak bir parti.

Eğer böyle bir parti oluşturulur ve sabırlı ve kararlı bir şekilde muhalefet edilmeye devam edilirse halkın bu kadar ezildiği, gelir dağılımının bu kadar bozuk olduğu, kadınların sosyal yaşamdan dışlandığı bir ülkede 3-4 seçim döneminde iktidara gelmek mümkündür.



22 Ocak 2016 Cuma

CHP'ye Dair

Seçimlerden hemen sonra Kılıçdaroğlu'nu istifaya çağırmıştım. İstifa olmayınca yapılacak kurultayı bekleme kararı aldım. Belki kurultayda CHP'ye yeni bir yön verilebilirdi. Ya da kurultay yeni bir genel başkan seçer ve duruma el koyardı. Yazık ki bu olmadı. CHP ve Kılıçdaroğlu yönetimi ne hatalar yaptı ve neden artık CHP dışı oluşum şart konusunda bir kaç yazı yazacağım.

- Milletvekili adaylarını tüm üyeler seçerken neden kongre delegelerini, ilçe yönetimlerini tüm üyeler seçmez? CHP delegelik sistemine son veremedi.

- Belediye seçimlerinde İstanbul'da rantçı bir anlayışı temsil eden Sarıgül niye aday yapıldı. Hadi o aday yapıldı niye ilçe başkan adaylarını onun belirlenmesine izin verildi. Bu yolla seçilen belediyelerin AKP'yi aratmayan rant uygulamaları CHP'ye inancı sarstı. Urla belediyesinin yoksul gecekonduları yıkıp, muktedir villalarını koruması unutulmadı.

- Ekmelettin beyin aday yapılması büyük bir hata idi. Bunun öz eleştirisi yapılmadı.

- Baykal neden CB ile görüştü. Bundan sonra partiden atılması gerekirken, meclis başkanı adayı yapıldı. Neden bu aday konusunda MHP ve HDP ile anlaşılmadı. Neden Baykal 3. turda seçimlerden geri çekilip CB adayı yapılan Ekmeleddin beyin meclis başkanı olması sağlanmadı. Bunlar bu muhalefete verilen oylar heba oluyor kanısını güçlendirdi.

- AKP ile istikşafi görüşmelerle 40 gün halkın oyalanmasına neden olmak CHP halkı oyalamaktan başka ne işe yarar sorusunu dile getirdi.

- Sağa açılımın yanlışlığı ve CHP'ye üye yapılsa da kadın kotasından PM'e Bekaroğlu'nun sokulması halen anlaşılmadı. Buna dair net bir öz eleştiri yok.

- Seçim hükümetine girip, alınan bakanlıklardaki yolsuzlukları açığa çıkarsa daha doğru olmaz mı idi?

- Bir yandan dikta deyip bir yandan birlikte Anayasa yapmaya kalkmak. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Önce seçim barajını kaldır da sonra Anayasa görüşelim denemez miydi?

- Sezgin Tanrıkulu niye Diyarbakır adayı yapılmadı? Eğer Diyarbakır'dan bile seçilemiyorsa o zaman çelişkili politikalar partiye ne getirdi?

- Genel başkan adayı için %10 kota çok fazla. Balbay'ın da aday bile olamaması CHP için utanç. Ama Balbay'da kendi gazetesinin genel yayın yönetmeni Can Dündar'a bile sahip çıkmaması o da seçilse pek değişiklik umudu olmadığını gösterdi.

Tüm bunlardan sonra seçim barajları çok zor hale de getirse CHP ile halkın oyalanması, göstermelik demokrasinin figüranı haline gelinmiş olması karşısında yeni bir oluşum şart! Burada Anadolu Partisi, TİP ve tüm geçmişten çok iyi ders alarak yola çıkılmalı. Bunlara başka yazılarda değineceğim.

25 Aralık 2015 Cuma

AKP ile Anayasa Görüşmek Halka İhanettir!

Tam bir otoriter yönetim haline dönmüş, demokrasinin sıfırlandığı, insanların evlerine tıkıldığı, yargının tamamen siyasallaştığı, kuvvetler ayrımının kalmadığı ülkemizde, bunların baş nedeni olan AKP iktidarı ile "Demokratik" Anayasa yapmak KESİNLİKLE MÜMKÜN DEĞİLDİR!

Onlarla bu konuda görüşme yapmak bile AKP ile demokratik anayasa olabilir izlenimi yaratır ki bunu AKP yarın gideceği Anayasa referandumunda kendi lehine kullanacaktır. Bunun için dağılmakta olan MHP'den transfer yapabilir AKP. HDP'de başkanlık konusunda 7 Haziran'daki tavrını izlememekte.

Sonuçta bu görüşmeyi yapan hiç bir parti demokrat, devrimci, sosyal demokrat olamaz!

CHP'de bir çok başkan adayı var ama bunlardan bu konuda net tavırlar görmüyoruz. Zaten en demokrat görünen Balbay'ın bile Can Dündar ve Emre Gül protestolarında bile görünmemesi bu adaylardan da bir şey çıkmayacağının göstergesi.

Defalarca elindeki şansı harcayan muhalefet ülkenin referanduma gitmesine yol açacak bu görüşmelere girmemeli. Aksi halde referandumu gününe kadar kan akmaya devam edecek, çünkü kanın oylarını artırmasının tadını aldılar!

6 Aralık 2015 Pazar

Savaşa Hayır

Son dönemde Rusya ile aramızda ciddi gerginlik var. Bunu savaşa doğru sürüklemek isteyenler arasında ne yazık ki kendini solcu,sosyal demokrat sayanlar da var.

Sen sınırlarını kevgire döndür, isteyen her gün girip çıksın, belki 1 milyon kişiyi kayıtsız kuyutsuz içeri al, teröristleri hastanelerinde ağırla, intihar bombacılarına bile sağlık dahil her tür hizmeti sun sonra sınırlarını 17 saniye ihlal etti diye Rus uçağı düşür.

Neymiş ülkesi belli değilmiş! Bu tip uçak Suriye'de ya Suriye ya Rus uçağı olabilir başka hangi ülke olsun.

Neymiş 5 dakika içinde 10 kez uyarmışız. Demek ki bu uyarı sınırımızı ihlal etmeden, kendisini egemen ülke olarak davet eden Suriye sınırlarında iken uyarmışız! Başka ülkedeki uçuştan sana ne?

İçeriye doğru girmiyor açısal olarak, teğet geçeceği belli. Bu durumda düşürmek ancak savaş ateşine benzin dökmek anlamına gelir.

Şimdiden Antalya ve akdeniz üreticisi ve turizm sektörü büyük zararda. Böyle giderse zarar tüm halka yayılacak.

Başlarındaki otoriter yönetimlerin keyfi hırsları nedeniyle çıkacak bir savaştan hem Türk hem Rus halkı çok zarar görür.

Çılgınlık yapmayalım. Hep birlikte savaşa karşı duralım.

27 Kasım 2015 Cuma

OKUDUĞUM SON 3 KİTAP

1) Kana Bulanmış Sakal/Daniel Galera/Can

Brezilya edebiyatından güzel bir roman. İntihar eden babasının arkasından dedesinin izine düşüp bir sahil kasabasına gelen genç yüzücü. İnsan ilişkileri üzerine son derece akıcı yazılmış güzel bir roman. Bazen en yakınımız bile bizi anlayamaz.

2) Kader Kuyusu/Mehmed Uzun/İthaki

Kürt romanının büyük ismi Mehmed Uzun 19. yüzyıl sonundan başlayıp 20. yüzyıl ortalarına kadar Cizre Botan'dan göçmüş Mir Bedirhan sülalesinin İstanbul ve sürgünde geçen günlerini anlatıyor. Torun'un doğuşundan başlayıp ölümüne kadar süren roman aynı zamanda Kürt direnişinin de anlatımı.

Bu romanı okuduktan sonra devletleri olmadan Kürt'lerin bu mücadeleyi bitirmeyeceklerine kanaat getirdim.

3) Yeşil Gölge/Kemal Bilbaşar/Can

2. dünya savaşı sonrasında bir Anadolu kasabası. İstiklal savaşındaki konumunu kullanarak güç elde etmiş bir ağa, meyhanesi, kasaba eşrafı, imam etrafında geçiyor konu. Demokrat parti kurulması ve halkın ilgisinin nedenini arayanlara ışık tutabilir. Din, para,rüşvet, güç ve ezilen köylü ve işçiler. Demiryolu gelişinin bir güç savaşına dönmesi.

Çok rahatlıkla okunan, sürükleyici ve bugünlere de ışık tutan bir roman.