30 Kasım 2008 Pazar

Gündemden

Gündemden kısa yorumlu notlarım.
"Krizden fırsat çıkarmak yasak; kerizden fırsat çıkarmak serbest."
"Önlemleri paketlememiz şart mıydı?" Bir "ülke pazarlama" uzmanı olarak ambalajın önemini bilmeniz gerekirdi.
"Çarşafa rozet takıldı." Sen de mi Brütüs?
"Sevindirici olan 3 Türk kurtuldu." Ölen onlarca Hintli, Amerikalı, İngilizler bizi üzmez. Peki neden bizim sorunlarımızın onları da ırgalamasını isteriz ki? Bencil milletin bu kadarına pes doğrusu.
Adı:Tuncay. Soyadı:Herşey olabilir. Mesleği:Çorba,Sinagog,Örgüt,Ülke;Ne olsa karıştırılır abi.

28 Kasım 2008 Cuma

3. Nesil İhalesi

Sonunda yıllarca gecikmeyle 3. Nesil ihalesi sonuçlandı. AVEA ve Vodafone'un çok ısrar ettikleri Numara Taşınabilmesi durumu pek değiştirmedi ve bir yıl boşa geçirildi.
Bazıları Turkcell'in gereksiz fazla ödediğini, bazıları ise 40 MHz bir bant genişliği ile daha kaliteli hizmet verileceğini söylüyor. Bilen, bilmeyen yorum yapıyor. Ben de okuyucularıma durumu açıklamak istedim.
AVEA ve Vodafone'un minimum fiyatlarla aldıkları B ve C tipi lisanslar bugün ve bir kaç yıl birbirinden hiç bir farklılık getirmeyecektir. Ancak 4. Nesil ile B tipi lisansın ilave 5 MHz bandı yararlanılabilir hale gelebilecektir. 30 MHz band genişliği abone sayıları düşünüldüğünde Turkcell'in aldığı 40 MHz band kadar, hatta daha iyi bir servis kalitesi sağlayabilir bu iki operatöre.
Turkcell ise hem 3. Nesilde de iddialı olduğunu hem de birinciliği kimseye kaptırmayacağını gösterdi ki bunun pazar değeri 100 M Euroyu geçer.3. Nesil asıl olarak bizleri sabit ADSL mahkumiyeti ve kötü servis kalitesinden kurtaracak Mobil Genişbantı getirecek.

25 Kasım 2008 Salı

OKUDUĞUM SON 3 KİTAP

1) Dido Sotiriyu/Benden Selam Söyle Anadolu'ya/CAN
Kurtuluş savaşı , 1. dünya savaşı sırasında Ege'de bir Rum köyü ve köylüsü kahramanımız. Bir çok kez savaştan kaçıyor. Yunan kuvvetleri cephesinde savaşa katılıyor. Savaşın vahşeti güzel bir şekilde vurgulanıyor. Resmi tarih dışı bir bakış açısı. Belki de kitapdaki anıları anlamak da zor. Yine de olaylara geniş açıdan bakmanıza yardımcı olabilir bu roman.
"Eğer askersen ve sorarsan kendi kendine: Ben ne için ölüyorum, diye ... ayvayı yersin!""Burada gizli yolcu değilsiniz ki, diye karşılık verdi. Ödediniz biletinizi.Hem de çok pahalıya."
2) Murathan Mungan/Kadından Kentler/metis
Sonunda hepsi bir birine bağlanan 15 öykü. Sevdiğim ve kadınların ruhunu çok iyi anladığını düşündüğüm yazar Murathan Mungan'dan. Kadınların konumu ciddi şekilde sorgulanıyor bu kitapda.
"Hafta sonunu doldurmak için düşündüğü her şey birdenbire pek boş, anlamsız ve beyhude göründü gözüne. Olmamıştı. Bir şeyler olmamıştı işte. Bir meslek sahibi olmaya, ekonomik özgürlüğünü kazanmaya, kendi ayakları üzerinde durmaya, sürekli işinde yükselmeye çalışırken bir şeyleri kaçırmıştı elinden. Neyin olmadığını bilmiyordu ama, olmamıştı işte!"
"Kardeşini artık tanımadığını düşünüyor. Belki de hiç tanımadı. İnsanın yalnızca kardeşi olduğu için birini tanımış sayılmayacağını, bazı huylarını bildiğimiz insanları bütünüyle tanıdığımızı saydığımızı, ama günün birinde hiç beklenmeyen şeyleri yapanların da o bizim kendilerini tanıdığımız insanlar arasından çıktığını düşünüyor."
"Nasılsın" diye soranlara "Diyarbakır yorgunuyum." diyordu."
3) KHALED HOSSEINI/Uçurtma Avcısı/Everest
Afganistanlı iki çocuk, arkadaşlıkları, baba-oğul ilşkisi, bitmeyen kefaret, işgal, Taliban. Roman son derece sürükleyici. Bazan insanın basireti bağlanır ve başına büyük belalar açar. Bu romanda bunlara tanık olacaksınız.
"Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun."
"Senin bu kadar mutlu olmana, ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler."

22 Kasım 2008 Cumartesi

Belediye Çalışmaları

Belediye seçimlerinin yaklaştığı şu günlerde bazı belediye çalışmalarına değinmek istedim. Maslak'da yaklaşık bir yıl önce Sn. Erdoğan tarafından açılan üstünde 6 ay süren çalışmalara rağmen 60 günde açıldı yazısı olan bir kavşak var. Bu kavşağın kaldırımları bu hafta dozerlerle parçalanıp yerine yeni kaldırımlar yapılmaya başlandı. Yine Maslak'da gayet güzel kaldırım taşları ile yapılmış kaldırımı beton ile kaplama gibi bir çalışma yapılıyor.
Yıllar önce Ankara'da uygulanan ayrılmış, otobüs özel yolunu yıllar sonra büyük yenilik diye Metrobüs adıyla karşımıza çıkardılar. Doğalgaz sonrası temizlenen Ankara havası dağıtılan kömür yardımları ve doğalgaz zamları sonrası yine kirlenmeye başladı.
Her gün binlerce yolcunun üzerinden geçtiği Karaköy İskelesi bakımsızlık sonrası bir fırtınaya dayanamadı ve battı. Bu da belediyelerin paraları nereye harcadığı konusunu bir kez daha düşündürdü bana. Bir de süresi geçmiş kamu alacaklarında başta Ankara belediyesi olmak üzere bir çok belediyenin başta geldiğine göre bu yardımları aslında ben , sen hepimiz yapıyoruz ; oyları AKP alıyor!

16 Kasım 2008 Pazar

Yeni Ceza ve İnfaz Yasası Önerisi

Son zamanlarda bazı hukuki ve cezai uygulamalar kamu vicdanını derinden rahatsız ediyor. Bu benim için ise neredeyse yıllardır kanayan bir yara.
Adam alkollü araba kullanıyor, sürat yarışı yapıyor, kaldırımdaki genç kıza çarpıyor ve öldürüyor. Bir kaç gün gözaltı sonrası tutuksuz yargılama. Nasıl oluyorsa ceza indirimleri ile 18 ay hapis. İlk suç olmasından para cezasına döndürülüp "katil" dışarıda.
Adam'ın yazıları muhalif ve beğenilmiyor. 301,159 bir çok madde devreye giriyor. Yıllarca tutuklu yargılanıyor. Cezası 10 yılı aşıyor. İnfaz yasasından yararlanamıyor. Halen içeride.
Adam belediye başkan yardımcısı. İnsanları toplu yakmaktan yargılanıyor. Savunma avukatları adalet bakanı oluyor ileride. Hiç bir zaman yakalanmadan yıllarca serbest kaçak oluyor. Zaman aşımını bekliyor.
Adam'ın oğlu polisin dur ihtarına uymadı diye öldürülüyor. Polislerin silahı yanlış ateş alıyor, delil gömlekler kayboluyor. Yetkililer yargılama izni vermiyor. Görevini sürüdüren, maaşını alan polisler yakalanıp , mahkemeye getirilemiyor. Duruma isyan eden baba hakkında dava açılıyor.
Yaşını küçültmüş, 14 yaşındaki çoçuk haydut 140. kez kapkaç veya yankesicilikten yakalanıyor. Yaşı küçük olduğundan savcı tarafından yeni suçları işleyip dünya suç rekorlarını kırması için serbest bırakılıyor.
Daha fazla örnek vermeyeyim. Sizin de içiniz kaldırmaz bu örnekleri. Bu durumda sorunu kökten çözecek bir ceza yasası ve infaz yasası önerim var. Bari yapılanın adı konmuş olur.

Madde 1) Her tür muhalif fikir, parti, düşünce, yazı, açıklama,miting ve benzeri kalkışım yasaktır. Bu suçu işleyenlerin göz altı süresi 72 gündür. Bu süre sonunda suça kanaat gelirse kişinin kaçıp, kaçmama durumuna bakılmaksızın tutuklu olarak yargılanır. Suç mahkemede kesinleşirse ceza ömür boyu hapisdir. Ceza infazı ertelenemez.
Madde 2) Her tür rüşvet, hırsızlık, yankesicilik, dolandırıcılık, ırza geçme, taciz, tecavüz ve madde 1 de sayılmayan tüm suçlar için göz altı süresi 12 saatdir. Bu süre sonunda yargılama tutuksuz olarak yapılır. Suç mahkemede kesinleşirse ceza hakim takdirinde 1 ile 10 asgari ücret arası para cezasıdır. Parasal durumu uygun olmayanlar cezayı taksitle de ödeyebilir.

7 Kasım 2008 Cuma

ALEVİLERİN TALEPLERİNE TAM DESTEK

Yıllardır seçim dönemi dışında hiç bir sorunları ile ilgilenilmeyen Alevilerin taleplerine tam destek veriyorum. Eşim dolayısı ile Alevi'leri ve Alevi kültürünü tanıyorum. Bence en temel olarak "Eline,beline,diline sahip olma" özeti olabilir felsefelerinin.
Eğer eline sahip olsaydılar Deniz Feneri yolsuzluğu olurmuydu?
Eğer beline sahip olsaydılar 14 yaşındaki kız taciz edilirmiydi?
Eğer diline sahip olsaydılar "Ananı da al git" derlermiydi?
Zorunlu din derslerinin kaldırılması, Cem evlerinin de ibadethane sayılması, Alevi köylerine camii yapılarak asimilasyona zorlanmamaları, Diyanetin mevcut yapısının değiştirilmesi taleplerine tam destek veriyoruz. Pazar günü Ankara'daki mitinge katılabilenler desteğini bizzat ifade edebilecektir.

2 Kasım 2008 Pazar

"Mustafa" ve İletişim Kazası

"Mustafa" filmi ile ilgili haberleri geçen pazar gazetelerde okumuş ve filme gitmeye karar vermiştim. Ertesi gün tamamen başka nedenlerle Turkcell yetkilileri ile görüşme fırsatım oldu. Tabi konu filme geldi, hatta filmden sonra ancak asıl konumuza geçebildik. Bu görüşme sırasında Turkcell yetkililerinin filme sponsor olmamalarının yansıtılış şeklinden çok üzüldüklerini, asıl iktidar sahiplerinin filme destek olmalarını isteyeceğini, filmi seyreden kişilerin onların haklı olacağını anlayacağını ama filmi seyreden sayısı yanında çok daha büyük kalacak erişemedikleri milyonların yanlış izlenimlerinin süreceğini söylediler.
Bu sabah filmi izledim. Filmde benim önceden bilmediğim sadece Mustafa'nın doğmadan ölen kardeşi ile ilgili anı idi. Film bence başarılı olmakla birlikte Atatürk'ü bir insan olarak ele aldığı söylenen film Atatürk-Latife-Fikriye üçlüsü, ilişkileri, o sırada Atatürk'ün duygularını yeterli derinlikte incelemiyor. Atatürk'ün bir dönem gerçekten Ekim devriminden etkilenip etkilenmediğini, bunun sadece yardım almak için yapılan bir göstermelik tavır olup olmadığını aydınlatamıyor. Din konusunda bazı konulara gereksizliği açıkça gözlenen şekilde abartılı değiniyor. Çok tartışmalı ve benim hiç inanmadığım "Vahdettin Mustafa Kemal'i Samsun'a memleketi kurtarmaya gönderdi" söylemi kesin gibi gösteriliyor.
Yine de sonunda sponsor olmaktan çekilmeyi gerektirecek bir durum göremedim. Bu olayda gösterdi ki en büyük iletişim şirketlerinin tepe yöneticileri bile iletişim kazalarına neden olabiliyor ve şirket imajını zedeleyebiliyor.

1 Kasım 2008 Cumartesi

KRİZ ve ZAM

Ekonomik kriz reel sektörü etkilemeye başladı bile. Ekim sonu itibariyle yüzlerce kişi işini kaybetti. Kasımda da durum sürecek gözükmekte. Bunlara karşın TCMB yıl sonu enflasyon hedefi olarak %11 bekliyor.

Ankara'lılardan topladığı paraları BOTAŞ'a ödemeyerek , Cumhuriyet tarihinin en büyük gasbını yapan Melih Gökçek yine aday. Buna karşın zor durumdaki BOTAŞ doğalgaza dün gece yarısı %22 zam yaptı. Hem de konutlar ve sanayiye. Tüm dünya krizden kuruluşlar etkilenmesin diye milyarlarca dolar ayırırken, biz %11 yıl sonu hedefli enflasyon dururken ayda %22 zamlarla sanayiden milyonlarca dolar fazla tahsil etmeye çalışıyoruz. Sonrada bunu yerel seçimler öncesi sadaka paketleri olarak dağıtıp oy almamıza engel oluyor diye IMF'ye karşı çıkıyoruz.

Sadaka dağıtacağımıza insanların işini kaybetmeyeceği, yeni işlerin kurulacağı bir ortam yaratsaydık daha iyi olmaz mıydı?