28 Aralık 2008 Pazar

Filistin Sorunu Üzerine

İşim gereği İsrail'e ve Filistin'e bir kaç kez gittim. Filistin'i bir çoğumuz bağımsız bir ülke sanırız ama aslında İsrail'in her tür giriş-çıkışını denetlediği, tamamen keyfi uygulamalar yaptığı bir sömürge devlet durumundadır. Gazze deniz sınırı olmakla birlikte İsrail izin vermeden oraya hiç bir gemi yanaşıp da sevkiyat yapamaz. Ürdün sınırı da İsrail kontrolu altındadır. İşte bu konum giderilmeden Filistin halkının çektiği acıların son bulması mümkün değildir.
Türkiye yanına AB'yi de alıp bu ablukanın kaldırılmasına fiilen öncülük yapabilir. Gazze limanının çalışmasını sağlayabilir. Bu Somali, Afganistan, Lübnan vb. yurtdışı silahlı görevlerimizden çok daha anlamlı, önemli ve değerli olacaktır. Ürdün ve Mısır sınırları İsrail denetiminden çıkarmak üzere tavır koyabilir. Amerika desteği ile İsrail'in yaptığı devlet terörü mutlaka engellenmelidir. İsrail'deki belirsiz hedeflere atılan roketlerin İsrail halkı üzerindeki olumsuz etkileri de göz ardı edilemez. Her tür teröre karşı tavır almadan hiç bir sorun çözülemez.

Saldırılarda ölen, yaralanan herkesin acılarını paylaşıyor, 2009'un terörsüz bir yıl olmasını diliyorum.

24 Aralık 2008 Çarşamba

Seçimler Üzerinde Gölge

Son gelişmeler, üst yargının açıklamaları şimdiden seçimlere gölge düşürdü. Belediye konumu iptal edilen 8o0 küsur belediye için yapılacak itiraz süresi Anayasa Mahkemesine göre 26 Mayıs'da bitti. Danıştay ise gerekçeli karar tarihini esas alarak süreyi Şubat ayı olarak hesaplıyor. Anayasa gereği bütün kararlarını gerekçeli olarak yayınlaması gereken ama hemen hiç bir zaman bunu yapmayıp sürekli Anayasa'yı ihlal eden Anayasa Mahkemesi "bizim kararımızı değiştiremez hiç kimse diyerek" Danıştay ve YSK'yı eleştirmekte.
Gelelim kaosa. Diyelim bir devlet memuru yasayla kaldırılan belde belediyesi için başkan adayı olmayı düşünüyor fakat o belde Mahkemeyi Ocak ayında açacak. Kişi bu nedenle süresi içinde yani Aralık sonuna kadar istifa edemedi. O kişinin seçilme hakkı kısıtlandı. Her belde için otomatik dava açılmayacağına göre mevcut başkan diyelim siyasetten sıkılmış ve dava açtırmıyor. Bu durumda aslında tanıma göre iptal edilmemesi gereken belde belediyesi seçimi yapılamıyor. Bu ise tüm belde seçmenlerinin seçme ve seçilme hakkının yok edilmesi anlamında. Bir başka kaotik durum ise siz aday oldunuz o beldede, seçim yapıldı seçildiniz ve mahkeme kararı Nisan ayında verdi. Belde belediyesi iptal edildi. Bu sonuçlar hem seçilmiş başkanın yasal hakkının gaspı hem de iptal sonucu eğer beldenin bağlanacağı Büyükşehir seçim sonucunu etkileyebilecekse o seçime de şaibe anlamına gelmektedir.
Seçmen kütüklerinin iptali yönündeki davalar ve sonuçları ise buna tuz biber ekecek.
Bu durumda bütün bu süreçler tamamlanmadan yapılacak her seçim şöyle ya da böyle şaibeli bir seçim olacaktır bence.

20 Aralık 2008 Cumartesi

Kefen Biçmek

Başbakan ekonomi hakkında olumsuz yorum yapanları ölmeden kefen biçmekle suçladı. Amacım hastanın ölmemesi olduğundan bazı önerileri sıralamak isterim.

İşsizlik Fonu kullanımı koşulları kolaylaştırılmalı ve işsizlik maaş süresi uzatılmalıdır. En az 100 gün sigortalı olarak çalışan herkes emeklilik hakkı kazanana kadar her durumda işsizlik maaşı alabilmeli. Örneğin sigortalı çalışılan her 20gün için 1 YTL ve minimum 50 YTL. işssizlik maaşı ödenebilir. Bu işsizlerin kayıt altına alınması ve tam sayısının çıkarılması için de gereklidir.

İşverenlerin hem mevcut çalışanların işini koruması hem de yeni işçi almasını teşvik edecek bir yapıda teşvik edilmesi sağlanmalı. Bu orana bağlı olarak devlet işveren SSK primlerinin bir kısmını üstlenebilir.
Vergi iadesi sadece çalışanlar için değil herkes için getirilmeli ve aylık olarak ödenmeli. Bu aynı zamanda kayıt dışı ekonomi ile mücadeleyi de kolaylaştıracaktır.
KDV oranı tüm ürünler için %8'e indirilmeli. Bu yolla hem ekonomik canlanma hem de KDV oranı sahtekarlığı ile yapılan vergi kaçaklarının azalması sağlanabilir.
ÖTV ve Özel İletişim Vergisi maktu hale getirilmeli. Benzinin ÖTV'si 1 YTL'ye inmeli, Telefon görüşmelerinin ÖİV'si dakika başı 0.1 YKr olarak indirilmeli. Elektrik üzerindeki TRT payı kaldırılmalı.
Banka kredilerinden alınan KKDF kaldırılmalı. Kredi kartı taksitlemede uygulanacak faiz aylık tüketici kredi faizinin 2 katını aşmamalı. Kredi kartı ve hesap işletim ücreti kalıdırılmalı.
TCMB faizleri çok daha radikal olarak indirmeli.
Dalgalı kur bırakılarak, acı bir reçete olsa da paramız devalüe edilmeli.
Yurtdışına olan kamu borçlarının yüksek faizli olanların ya faizi indirilmeli yada yüksek faizin ödenmeyeceği net bir şekilde beyan edilmelidir.
Bu konudaki kaynak kamu tasarrufu, ekonomik hareketlilik ve azalan kayıtdışı ekonomi ile finanse edilebilir. Aksi halde kapanan fabrikalar, işsiz insanlar, çalışmayan arabalar ile maliyet çok daha ağır olacaktır.

13 Aralık 2008 Cumartesi

VATANDAŞLIK NUMARASI

Uzun süredir kullandığımız vatandaşlık numarasının yeterince iyi değerlendirilemediği ve anlaşılamadığı kanısındayım. Mesela son zamanlarda 6 milyon seçmen arttı, mükerrer oy kullanılacak diye bir kuşku var. En basit bir programla bile aynı vatandaşlık numaralı tek şahsın birden fazla sandıkda oy kullanma listesinde olması engellenebilir. Bu böyle değilse ve tek bir örnekle bile aksi kanıtlanırsa bu yazılım hatası değil kötü niyetli ve seçimlere hile katan işlem olarak adlandırılır. Eğer partiler biliyorsa bu tür örnekleri ortaya çıkarmalı, yoksa yaşı tutan herkesin seçmen listelerine otomatik yazılmasını demokrasi açısından olumlu karşılamalıdır.
Bu listelerde ölenler, askerler, mahkumlar da olduğu söz ediliyor. Eğer kamu bilgi işlem altyapısı bir birine senkron çalışsa ölen bir kişi otomatik olarak seçmen kütüğünden düşürülür, askerlik veya mahkumiyet boyunca geçici olarak listelerden çıkarılırdı.
Yine bayramda 40.000 ölünün yakınlarının SSK'dan maaş çekmeye devam ettiklerinin tespit edildiği haberleri vardı. Bunların hepsi yasadışı olarak gömülmediyse ölenlerin emeklilik maaşları otomatik kesilebilir ve hatta dullara maaşları otomatik olarak bağlanabilir.
Tabi bunlar entegre bir kamu bilişim altyapısı ile olur. Bilişim bakanlığı kurulması bu yönde ilk adım olabilir.

6 Aralık 2008 Cumartesi

IMF Taleplerine Hayır!

Daha önceki IMF programı enflasyonu düşürmek ve kamu maliyesini kontrol etmek dışında hemen hiç bir olumlu sonuç vermemişti.Şimdiki IMF koşulları ise Türkiye'nin ölüm fermanının ilanı anlamına gelecektir. Taleplere ve olası sonuçlarına bakarsak:
Bütçe harcamaları kısılsın. Bütün dünya hatta en liberal Amerika bile Keynezyen politikalar denen kamu harcamalarını artırıp piyasayı canlandırmaya çalışırken bu kısılma "ümük" sıkma anlamına gelecektir. Tabi ki kamunun anlamsız har vurup, harman savurması değil üretimi teşvik edecek altyapı yatırımlarına yönelmesi gerekmektedir.

KDV'nin her üründe %18'e çıkarılması. Tek KDV oranı bence doğru olmakla birlikte bu oranın %10'a inmesi ve vergi iadesinin aylık hale getirilerek, fiş toplamanın teşviği gereklidir. Bu istenen dar gelirli ve işsizin açlığının artması anlamına gelmektedir.
Kamu personeli reformu ve maaş artışı yapılmasın. Zaten reformun reform olduğu yok. Yapılan yetersiz olacakdı. Her ülkede kamu çalışanlarına harcamalar artırılırken bunun yapılması piyasayı daha da daraltacaktır.
Belediyelere 2.3 Milyar YTL az para aktarılsın. Daha az para aktarılması değil aktarılan paranın doğru harcanmasının denetlenmesi ve kalıcı altyapılara harcamalara ağırlık verilmesi lazım.
Sosyal güvenlik açığını daraltın. Daha önce IMF politikaları ile kapattığımız SSK ilaç fabrikası, özel hastaneler ve ölçüm merkezlerinin teşvik edilmesi sonucu oluşan açığı şimdi de katkı payı artırılarak bizden toplamalarına isyan etmemek elde değil. Yeşil kart sistemi güya gelmiş olan herkese sağlık sigortası ile zaten kalkmış olmalıydı!
IMF'ye efelenmek gerekiyorsa şimdi efelenmek zamanıdır hatırlatırız.