28 Mayıs 2009 Perşembe

Gündemden

Gündemimiz yine oldukça dolu.

Bursa'da yanan sözde "Akıllı Hastane" konusu bir çok açıdan ele alınmayı gerektiriyor. 8 kişi ölen bir yangına müdahele eden itfaiye ekibi dünyanın neresinde olursa olsun ciddi vicdan azabı çeker. Bizde ise neredeyse çabalarından dolayı ödül bekleyen konuşmalar yapıyorlar. Bu olay özellikle devlet hastanelerinin taşeronlaştırma, tetkik hizmetlerini özelleştirmelerinin altında yatan ve bu çevre içinde insanlardan da duyum aldığım dolapları ele almak için ciddi bir fırsat. Muhalefet edeceğim diyen partilerin eli armut toplamamalı. Aynı zamanda ISO kalite belgelendirmelerinin ne kadar gerçek dışı, kağıt üzerinde yapıldığını yıllardır bilirim. Bu olay da bunun en güzel teyidi oldu. Bu hastaneye ISO 9001 kalite belgesi veren firmanın da yetkileri gözden geçirilmeli.

Mayınlı arazi meselesine gelince. Muhalefetin "bunu biz döşedik biz toplayalım" söylemi ne kadar bilim dışı ise de bu arazilerin binlerce topraksız, yoksul yöre köylüsüne bir destek olabileceği ortadadır. Bir mayının toplama bedeli 100 dolar civarında denmekte. Bu da 60 milyon dolar civarında bir maliyet yapar toplamayı. Bir uçak parası. Devletin bunu ihale etmesi yerine , toprak hırsının gözlerini bürüdüğü bilinen İsrail'den firmalara verilmeye çalışılması acaba Davos'un diyeti midir?

İskoç modeli önerisi gibi açıkca ülkemizi bölmeyi hedefleyen azınlık milliyetçisi yaklaşımlara en üst mevkilerden cesaret verenler ne yapmak istiyor? Kimler artık birleşik bir Türkiye'yi Türk vatandaşlarına çok görüyor. Amerika'da bir İtalyan asıllı kendine gururla Amerikan vatandaşı diyebilirken , Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kendilerine Türk demesi neden istenmiyor? Burada milliyetçi yaklaşımlarla yapılan her tür basknın tamamen karşısında olduğumu belirtmek isterim.

Son olarak dün "Ya Sev , Ya Terket" diyenlerin bugün "geçmişte azınlıklara faşist baskılar yapıldı" demesine ne denir? En hafifinden samimiyetine kim inanır?

Hiç yorum yok: