26 Kasım 2011 Cumartesi

Özür Dileyeceğine

Her türlü gücü elinde tutan, bir tek parti iktidarının başbakanına 70 yıl önceki olaylar için özür dilemek yerine başka görevler düşmüyor mu?

70 yıl önceki Dersim Alevilerinin başına gelene üzülüyorsan bu günde yapabileceğin işler var. Mesela zorunlu din dersini kaldır, mesela Sivas katliamına kıyısından, köşesinden bulaşmışları partinden at, mesela Cem evlerini ibadethane say, mesela Suriye ile sürtüşmeyi Alevi, Sunni eksenine getiren açıklamaları yapan bakanlarını görevden al.

Bunları bugün yapmak varken 70 yıl öncesini parti çıkarları için gerilimi artırmanın ne anlamı var!

20 Kasım 2011 Pazar

OKUDUĞUM SON 4 KİTAP

1) Emre Kongar/İçimizdeki Zalim/Remzi Kitabevi

Etrafımızdaki vahşet bize ne kadar yabancı ya da ne kadar bizim içimizden, yetişmemizden geliyor. Hitler dönemi dahil çeşitli dönemlerdeki zülmün ele alındığı kitabı tavsiye ederim.

"Mafya gibi, ekonomi tetikçileri de görünüşte bazı iyilikler yapar:

"Elektrik santrelleri, otoyollar, limanlar, havalanları, teknoparklar gibi altyapı hizmetleri için borç sağlaralar. Bu borçların ön koşulu, bütün projelerin Amerikan firmaları tarafından gerçekleştirilmesidir." ..

"Verilen kredi hiç vakit geçirmeden şirketokrasi üyesi şirketlere döndüğü halde, borçlu ülkenin ana parayı ve faizinin tamamını ödemesini isteriz."

"Türkiye ne yazık ki "özgür" ülkeler arasına katılamamış. Papua Yeni Gine,Filipinler, Madagaskar gibi ülkelerle birlikte 3 puan almış, içinde Burundi, Cibuti'nin de bulunduğu "kısmen özgür" ülkeler kategorisine girebilmiş."

2) Mihail Bulgakov/Usta ile Margarita/Can

SSCB döneminde ciddi sansürlere uğramış bu yazardan ilk okuduğum kitap. İsa'nın çarmıha gerildiği günden Rusya'ya şeytan ile birlikte uzanıyoruz. Şeytan üstüne okumaya meraklı iseniz çok enteresan gelecektir. Dönem bürokrasisi ve sistem üstüne ince eleştiriler var kitapta.

"Hiç korkmayın kraliçe... Korkmayın bir şeyden, toprak kanı çoktan içti. Kanın yayıldığı yerde, üzüm salkımları bitti çoktan."

"Derken kalabalığın görünüşü değişti : Erkeklerle kadınlar toz haline geliyorlardı. Margarita'nın gözlerinin önünde, çürüme bütün salona yayıldı, havayı bir mezar kokusu sardı."

3) İskender Pala/Şah&Sultan/Kapı

İskender Pala bu romanı ile Yavuz Sultan Selim ve Şah İsmail arasındaki savaşı ve savaşa giden süreci, Anadolu aleviliğine de değinerek anlatmakta. Konu iç içe geçmiş sevda öyküleri ile örülmekte.

"Artık sevgiliye bir rüzgar bile dokunsa o yeli, birine söz söylese o dili kıskanmaya başlıyor, neredeyse kimsenin ona bakmasını bile istemez oluyordu."

"Anadolu'da komşu komşusunu , rakip rakibini, düşman düşmanını ihbar ederek cezalandırılmalarına sebep oluyorlardı. Hatta Kızılbaş olmayanların bile "Kızılbaş'tır" diye yaftalandığı günler geldi. Sultan'ın adı Kızılbaşlar arasında Kanlı Selim, Zalim Selim diye anılmaya başlandı."

"Bunlardan bazılarını çadırımızın önünden geçiyorlardı ve onları tanıyorduk. Şah'ı çok sevdiklerini, Tebriz'de ona yakın olabilmek için birbirleriyle rakabet yaşadıklarını biliyorduk. Şimdi Sultan'a yaranmak için de rekabet halindeydiler."

"Biz de bilirik ki dostu kardaşı

Bulamadım bir kara gün yoldaşı

Dost geçinip yüze gülen kallaşı

Bahasıdır, satmak gerek bir pula"

4) Amin Maalouf/Yüzüncü Ad/YKY

1666 yılının dünyanın sonu olacağına dair söylentiler, bunu kanıtladığı iddia edilen gizemli bir kitap peşinde, Cübeyl, İstanbul, İzmir, Cenova, Sakız ve Londra'da geçen roman sürükleyici. Mehdi olduğunu iddia eden Sabetay'cıların hikayesi de içinde. Zaten iyi bir roman okuyucusu bir kez Amin Maalouf okursa gerisi de gelir.

"Gözyaşıyla ödenmiş bedel, tuzlu suyla geri verilmez."

"Kendi deneyimimle biliyorum : Buralı insanlar, hiçbir zaman bu eski yontulara sahip olmak istemezler. Olanağı olanların beğenisi yoktur ve Türkler'in çoğu, küçümseyerek abakr bu nesnelere; dindarlık bahanesiyle yüzlerini parçalamaya kalkışmazlarsa eğer."

"Tanrım! Nasıl da solup buruşmuş dünya! Zamanın alacakaranlığında doğmuşum gibi geliyor bana ve öğlen güneyşinin nasıl olduğunu hayal bile edemiyorum."

"Başlangıçta yakınların için korkuyorsun" diyor Bess. "Ama insanlar bir bir öldükçe, tek düşünce kalıyor kafanda: Kendini kurtarmak! Yaşamak! Tüm dünya ölsün isterse!"

10 Kasım 2011 Perşembe

İşsizlik Maaşı

İşsizlik fonundaki paralar hükümetin ilgisiz işleri için fon olmasın, paralar işsiz kalanlara daha fazla dağıtılsın demiştik.

Sonunda hükümet dediğimizi duydu! 6-10 ay arasında olan işsizlik maaşını 5 aya indirmeye karar verdi. Zaten tüm dünyada 12-24 ay uygulanan, maaşa oranı bazen %70'leri bulan işşizlik maaşı bizde ne maaş olursa olsun 310 ile 630 (yaklaşık) TL. arası uygulanıyordu. Bir de süreyi kısaltarak tam vur abalıya yapılıyor.

Deprem, terör derken çalışanların hakları budanmaya devam ediliyor usta ileri demokrasi adına.

Siz uyuyun!

1 Kasım 2011 Salı

Deprem Sigortası ve Kalıcı Konut

Van depremi 600'den fazla vatandaşımızı canından etti. Hatalı yapıların yeni yapı denetimine de takılmadığı, rüşvet, para hırsının bu yasaları kolay aştığı ortaya çıktı.

Şimdi kalıcı konut yapılması gündemde. DASK zorunlu deprem sigortasına vurulan en büyük darbe budur bence. DASK yaptırmış olanlara paraları çok hızla ödenip, kalanların bu konutları satın alması istenmedikçe DASK yaptıran enayi olmak istemez hiç kimse. Ya DASK'ı kaldırın ya uygulayın!