22 Aralık 2012 Cumartesi

AKP'nin Belediye Zihniyeti Sınıfta Kaldı

Perşembe günü İstanbul'da yaşanan rezaleti biraz anlatayım. Sabah altı gibi yola çıktığımda Sarıyer'de müthiş bir rüzgar ve hafif bir tipi vardı. Yollarda hiç bir tuzlama, kazıma aracı veya belediye faaliyeti yoktu. Kar bütün gün yağdı. Akşam beşte yola çıktığımda genelde daha yumuşak olan sahil yoluna yöneldim. Ne İstinye bayırında, ne de sahil yolunda, hiç bir yerde, hiç bir çalışma görmedim. 12 saat geçmiş ama milyarlarca dolar değerinde ekipman ve kamera yatırımı yapmış , AKOM kurmuş AKP'li belediye, Karayolları, kameralarda kaza yapan araçları, yolda kalan insanları seyredip sıcak koltuklarında kıllarını kıpırdatma gereği duymadan oturuyorlardı. O gün çok zorlukla ve gerçekten ciddi risklerle 4.5 saatte evime geldim.

Haberlerde Topbaş'ı dinleyince pes artık dedim. Yok kar yağışını Cuma günü bekliyorlarmış da, yok hava aniden soğumuş da. Bunları saat altıda yolda çalışma olmamasını açıklasa bile, bu araçlar eğer tuz almak için Tuz gölüne, Mazot almak için Arabistan'a gitmiyorsa her kar yağışında en geç saat sekizde ortalık harıl harıl çalışmalara sahne olmalıydı.

Bir araştırın İstanbul belediyesinin karla ilgili mücadele olanakları bir çok küçük ülkeden fazladır. Ama önemli olan halkın paralarını harman savurup araç almak değil halka hizmeti gerçekten hedefleyen, samimi ve insani bir anlayışa sahip olmaktır. Organizasyon yeteneğidir.

Bir kez daha sınıfta kalan AKP'li belediyelere verilecek ders yakındır.

9 Aralık 2012 Pazar

Yitik Etik

Etik anlayıştan en uzak olduğumuz bu günlerde etik siyaset yasası çıkarılıyormuş. Neymiş bir seferinde 12.000 TL hediye almak etik sayılacakmış parlamenterler için. Yılda toplam 12.000 TL. bile çok fazla ama belki anlaşılabilir. Ama her seferinde bu rakam bu yasa ile etik değil rüşvete kılıf getirilmeye çalışıldığını gösteriyor. Nasıl adaletin ayaklar altına alındığı bu dönem en çok yargı paketi çıktıysa etik yasa da aynı hesap!

1 Aralık 2012 Cumartesi

BM Güvenlik Konseyi

Blog yazılarıma BM hakkında bir yazı ile başlamıştım. Pek yetkisi olmasa da BM Genel Kurulu Filistin'i gözlemci üye statüsüne aldı. Tayyip Erdoğan tarafından da sıklıkla eleştirilen Güvenlik Konseyi 2. dünya savaşı gerçeklerini yansıtmaktadır.

BM Güvenlik konseyi yeniden düzenlenmelidir. Bu konuda somut önerim var. Konsey hiç birinin veto yetkisi olmayan 21 üyeden oluşmalı ve üyeler her 2 yılda bir aşağıda belirteceğim kurala göre belirlenmelidir.

En yüksek milli gelire sahip 8 üye olmalıdır. 2011 verileri ile bunlar ABD,Çin,Japonya,Almanya,Fransa,İngiltere,Brezilya ve Rusya.

Bunlar dışında kalan en yüksek nüfuslu 8 ülke konseyin üyesi olmalıdır. Bunlar Hindistan, Endonezya, Pakistan, Bengaldeş, Nijerya, Meksika,Filipinler ve Vietnam.

Son olarak bunların dışında kalan insani gelişmişlik endeksi en yüksek 5 ülke üye olmalıdır. Bunlar Norveç, Avustralya, Hollanda, Yeni Zelanda ve Kanada.

Bu 21 üye kararları en az 11 üyenin oyu, 21 üyenin toplam nüfusunun yarısını aşkın üyenin oyu ve yine 21 ülkenin toplam milli gelirinin yarısından fazlası oyu ile alabilirler.

Bu durumda örneğin Filistin'in tam üyeliği kararı rahatlıkla alınabilirdi. Böyle bir konsey gelişmiş ve diğer ülkeler arasında daha adil ve dengeli bir karar mekanizması oluşturacaktır.

Eğer gerçekten yeni güvenlik konseyi isteniyorsa bu öneri çerçevesinde örneğin Hindistan, Çin, Endonezya, Pakistan ve Meksika ile birlikte harekete geçip bu yönde düzenlemeler yapılmazsa BM'den ayrılarak ayrı bir organizasyona gidileceği net bir ültimatoma bağlanabilir.