28 Şubat 2014 Cuma

Halka Güvenin

Ortaya çıkan ayan,beyan ve çok kirli yolsuzluklara karşın AKP'nin anketlerde çok ciddi kayba uğramaması, çok ciddi tepkiler almıyor gibi görünmesi her sorundan halkı suçlayan aydınlarda yine yılgınlık yarattı. Halka aptal, makarnaya satıldı gibi yakıştırmalar yapılıyor.

Öncelikle halkımız tepkisini her zaman çok açıktan koymaz. Ama sandıkta AKP'yi %40'ların altına çekeceğinden, bir çok ilde AKP'ye seçim kaybettireceğinden eminim.

Diyelim ki bu gerçekleşmedi halkı suçlamadan önce :

- İlimizdeki en kuvvetli muhalif adayda oylarımızı birleştirdik mi?
- Adayları son aya kadar bekleten CHP yönetiminin bu işte payı yok mu?
- Ön seçim ile aday belirlenmemesi ve halktaki direniş ruhuna uygun adaylar gösterilmemesinin etkisi ne oldu?
- Yeterince genç ve kadın aday gösterildi mi?
- Medyada korkak kalemlerin halka gerçekleri yansıtmaktan çekinmesinin bu işte payı yok mu?
- Burjuvazinin liberal demokrasiyi savunmak yerine dağıtılan ihaleler veya tehditlere boyun eğmesinin payı yok mu?
- Halka gerçekleri sabırla ve yalın bir şekilde anlatabildik mi?
- Samimiyetsizliklerini halka anlatmakta çok geç kalmadık mı?
- Cumhurbaşkanlığı oylamasına girmek hem de seçim barajı gibi temel konularda hiç bir taviz almadan hata değil miydi?
- AKP'den demokrasi gelmeyeceğini bile bile vaat edilen özerklik ve diğer sözler nedeniyle AKP'yi savunan BDP/HDP çizgisinin hiç mi payı yok?

sorularını soralım kendimize.

Halktan olumlu bir süpriz bekliyorum. Yeter ki sandıklara sahip çıkalım.

9 Şubat 2014 Pazar

Kamu'nun Ekonomideki Gücü ve Yolsuzluklar

Evet çok büyük yolsuzluklardan söz ediyoruz. Bunlar yozlaşmanın göstergeleri. Ama sadece mevcut hükümet ve iktidarlarla mı sınırlı yolsuzluk? Sadece iktidar değişimi bu sorunu çözer mi?

Kesinlikle çözmez. Bunun nedeni eğer kamu ekonomosinin bu kadar büyük olmasına ve tüm ekonomoyi kontrol etmesine izin verirseniz sorun çözülmeyecek, yeniden başımıza gelecektir.

Düşünün bir medya patronu maden ruhsatı almak açısından kamu yönetimine bağlı olmasaydı "sil o alt yazıyı Fatih" rezaleti olabilir miydi? Kamu bankası sayısı bire inmeli ve tüketici kredisi dışında kredi verememelidir kamu bankaları. Eğer durum bu olsaydı "bana 2 milyon gönder maaş ödeyeceğim" rezaleti olur muydu? "Üzülme havuz için nakit sıkıntın varsa git kamu bankasına al" rezaleti olur muydu?

Bir çevre yolunun nereden geçeceği uzun vadeli planlarda olurdu, başbakanın helikopter gezisi ile saptanmazdı. Bu arsalar için söylenen spekülasyonlar olmazdı.

Kamunun ekonomideki etkisi yıllar içinde, tüm özelleştirmelere karşın giderek daha da artmıştır.

Aslında olumlu görünen her adımın altında da bu yolla çıkar sağlandığını düşünmekteyim. Örneğin sağlık reformu denilen uygulamaların aslında bizlerden kesilen SSK primleri ve vergilerden elde edilen gelirlerin kamu eliyle özel sağlık şirketlerine aktarılması olduğunu görüyoruz. Peki burada ihaleler, ödemeler, sözleşmeler şeffaf mı? Bunlara evet diyemiyorsanız bu sektörün aslında kamu denetiminde olduğunu görürüsünüz.

Yani trilyonlarca lira (yeni lira) ekonomiyi kamu yönetiyorsa, kamuyu tek parti yönetiyorsa, seçim barajı ve siyasi partiler kanunu ile bu partiyi de tek kişi yönetiyorsa ne yolsuzluk biter, ne haksızlık!

2 Şubat 2014 Pazar

OKUDUĞUM SON 8 KİTAP

1) Rüyalar ve Uyanışlar Defteri/Latife Tekin/DK

Latife Tekin bu denemesinde rüyalar aracılığı ile günceli eleştirmekte ve yorumlamakta.

"Yoksulluk, bir yaşam biçimi olarak seçilebilir, dünyada kendiliğinden var olan şeylere eklenerek sessiz, sade, mutlu bir yaşam sürebilir insan, azla yetinme konforunu isteyebilir... Yaşamak için hiç de gerekli olmayan nesneleri satın almak için, ömrünü satmamayı seçebilirsiniz pekala, mümkün olduğunca kaçınabilirsiniz bundan ve kaçınabildiğiniz ölçüde de özgür olursunuz."

"Kar helvası kanla karılmaz, pekmezle karılır."

""Allah kimseyi Beşiktaş'ta fakir etmesin" derdi annem, buram buram kokardı çarşısı, kangal kangal sucuklar, pastırmalar, adım başı kurabiye fırını, turşucu, kuruyemişçi, şekerci, börekçi, baklavacı ..."

2) Selanik'te Sonbahar/Tuna Kiremitçi/DK

Mustafa Kemal kurtuluş savaşına çıkmadan suikasta uğramış ve Osmanlı'nın kaderi değişmiştir. Bu enteresan romanı okumanızı öneririm.

"Aklımda bir pencere aralandı: Geceleri de gölgeleriyle yaşayan insanlar ancak Fikriye ve ben olabilirdik."

"Hep bir şeylerin kurbanı olduğuma inanmıştım: Terk eden annemin, rakı şişelerine gösterdiği şefkati benden esirgeyen babamın, soğuk evlerde delirmemek için gitar çalarak sabahladığım ergenlik yıllarımın, saçım uzun diye dayak atan Üsküdar kabadayılarının, tezgahtarlık yaptığım plak dükkanının kulampara sahibinin ve beni okuldan atan menopozlu müdirenin kurbanıydım. Kurban olarak yaşamak kolaydı. ..."

3) Ayşe Kulin/Dönüş/Remzi

Gizli Anların Yolcusu ve Bora'nın kitabındaki konu bu romanla devam ediyor. Öncesinde o romanları okumanızda yarar var.

"Mutsuz olmaya alışmışım bir kere! Tıpkı sigara gibi kötü bir alışkanlık mutsuzluk; tuhaf bir keyif veriyordu tiryakisine, hayatını sinsi sinsi yiyerek, damarlarını tıkayarak öldürürken!"

4)Primo Levi/Bunlarda mı İnsan/Can

Nazi toplama kamplarından sağ kurtulmuş ve anılarını roman olarak yazmış bir İtalyan'ın öyküsü. İnsan psikolojisini daha iyi anlamak için mutlaka okunmalı.

"Bizim çektiğimiz açlık bir öğün yemek yememiş birinin açlığına ne kadar benzemiyorsa üşümemiz de öyle, ona yeni bir ad bulmak gerekiyor. Biz "açlık","yorgunluk","korku","sancı","kış" derken başka şeyler söylemek istiyoruz. Çünkü bu sözler, sevinç ve acıyı evlerinde tadan özgür insanlar için bulunmuştur."

"Karnım aç,yarın çorba dağıtılınca çorbayı kaşıksız nasıl içeceğim? Burada kaşık nasıl elde edilir acaba? Beni çalışmaya nereye gönderecekler?"

5) Ötekiler/Tuncay Özkan/KırmızıKedi

Silivri gerek belgesel gerek roman ve diğer sanat eserleriyle bu yılların en üretken yeri olarak anılacak belki de ileride. Ötekileştirilmenin insana neler yaptırabildiğini, bir teröristin samimi anlatımlarıyla okuyoruz. Olaylara her cepheden bakmak isteyenler için okunması gereken bir roman.

"Sonunda gene devlet eliyle terörist yapıldım. Ama bu sefer kağıt üzerindeydi teröristliğim. Yıllarca çatıştığım pek çok generalle, askerle bir olup örgüt kurmaktı suçum. Adalete inancım kalmadı. İçimde nefret ve kin büyütüyorum; gün gün büyütüyorum. Bir devlet, insanına bunları nasıl yapar?"

6) Beyoğlu'nun En Güzel Abisi/Ahmet Ümit/Everest

Ahmet Ümit'den çok yakın geçmişi, Gezi ve ardındaki talanlara da dokundurmalar olan bir polisiye roman. Son derece sürükleyici.

"Gözü nasıl kör oldu Pirana'nın?"
"Sizinkiler yaptı Başkomserim. Polisler..."
...
"Evladım, bunlar için gidilir mi oraya? Cehennem gibiydi park..."
"Sizinkiler gelene kadar öyle değildi."
...
"Belki de bütün o pis işlerin içinde masum bir şeylere ihtiyaç duymuştu Ruhunun derinliklerine itilmiş de olsa içindeki iyilik tümüyle ölmemişti. Azize onun simgesi olmuştu belki. Bataklıkta açan bir çiçek."

7) Devrim Ayetleri/Eren Erdem/KırmızıKedi

Egemenlerin değil ezilenlerin İslam'ını Kuran'dan referanslarla anlatıyor Eren Erdem. Bir çok konu ele alınıyor ve güçlülerin kullandığı dinle ne kadar ilgileri olmadığını daha iyi anlıyorsunuz.

" Bir koyun sürüsü üzerine salıverilen iki aç kurdun o sürüye zararı, kişinin mal ve makam hırsının dinine verdiği zarardan daha fazla değildir." (Hz. Muhammed)

"Yani hem Allah'a, hem paraya tapamazsınız! Bir kişinin iki rabbi olmaz! Birini seçeceksiniz ..."

8) Her Melek Korkunçtur/Susanna Tamaro/Can

Hayatını anlattığı bu romanda yine ilgiyle okunuyor.

"Eski kafalı bir adam olan babası, buna izin vermemiş ve o da aşık olduğu adamla nikah masasına oturuvermişti."

"Evine adım attığım an, derin bir sarsıntı duygusu sarardı beni. O zamanlar ne olduğunu tam anlayamıyordum; bana sadece oğullarının uzak bir ülkede kaybolduğu ve kendisinin onları aramayı sürdürdüğü söylenmişti."

"Maddi mirasın azlığına karşın karakter olarak aldığım miras, inanılmaz zengin."