28 Ekim 2013 Pazartesi

Okuduğum Son 8 Kitap

1) Bana Baktığın gibi Bakma/Nurdan Beşergil/Can

SUDOKU cinayetleri olabilir mi? Kitap bu konu etrafından polisiye ve sevgi etrafında dönüyor. Anlatım güzel ve sürükleyici.

"-Bir adamın ... bir bacağını kesersiniz ... tek bacaklı görünür ... Böyle yaparak varlığa müdahele etmiş olursunuz.
Özlem bekledi.
- Ama bildiğiniz gibi, fantom ağrı denen ve tıbben geçerli olduğu bilinen bir ağrı vardır. Adamın bacağını kesmiş de olsanız, varolşu o bacağın hala orada olduğuna ikna olmuş durumdadır. Artık tek bacağı olduğuna inanıncaya kadar bacağında bir ağrı hisseder. Bedeninin bütünlüğüne olan inancı henüz sarsılmadığından, olmayan bacağı ağrır. ..."

"Kadınlar, başlı başına muammaydı ve erkeklerin kadınları anlamamasını anlayışla karşılamak gerekiyordu. Kadınların durumu çok başkaydı. Tabii ki erkekleri anlıyorduk ama asıl olayımız o değildi. Biz kadınlar, maalesef kadınları anlıyorduk ve bu büyük, kalıcı,yıkıcı bir lanetti."

2) Kardeşimin Hikayesi/Livaneli/DK

Bu kez de Zülfü Livaneli'den bir polisiye. İnzivaya çekilmiş, enteresan huyları olan bir mühendis ve yakınında işlenen bir cinayet. Cinayeti araştıran gazeteci ile inzivadaki adamın ilginç hikayesi.

"Saf saf teşekkür etti. Bana kalırsa o parti de saçmalıktı, o resimler de ama başıma gereksiz işler almamak, en azından tartışmalara girmemek için gerçekleri söylememeyi öğrenmiştim. Bahçede çalınan yüksek müzik rahatsız ediyordu beni. Herkes kendini eğlenmek zorunda hissederek ellerini kollarını sallayıp dans ediyordu, en komikleri de o top sakallı gazeteciydi, kıvırıp duruyordu."

"Pavel, yani kızların babası Afganistan'dan bahsederken hala ürperiyordu. Sanki kolundan ve bacağından daha önemli şeylerini bırakmıştı orada, yüreğine bir daha çıkmamacasına bir korku yerleşmişti."

"Hani bir adam kaplanın sırtına binmiş, bir türlü inemiyormuş. Çünkü sırtından indiği zaman hayvanın kendisini yiyeceğinden korkuyormuş. Ama bir insan ömür boyu kaplanın sırtında oturamaz ki!"

"Okumak, sadece okumak. Okuyan insan, dünyanın aklına yaslar sırtını.O zenginlerin arkadaşları birkaç finansçı, üç beş holding yöneticisi. Üstelik içtenlikten her zaman şüphe duyulan ilişkiler içindeler. Oysa benim dostlarım dünyanın gelmiş geçmiş en akıllı ve yaratıcı insanları: Aristoteles,Platon,İbn Rüşd,Faulkner,Homeros,Nietzsche,İbn Haldun... Bunları hangi maddiyatla bir tutabilirsin?"

3) Şans Müziği/Paul Auster/CAN

Kumar psikolojisi ile ilgili güzel bir roman.

"Birkaç saniye tek söz edemeden dondu kaldı. Pozzi yanına geldi, omzunu sıvazladı, neşeyle konuşuyordu; oysa Nashe'in kafası yaptığı işin görkemini kavrayamayacak kadar bomboştu. Sonunda, işte yeniden sıfır noktasına döndüm diye düşündü. Sıfıra sıfır, elde var sıfır."

4) Bütün İnsanlar Yalancıdır/Alberto Manguel/YKY

Tek bir romanla meşhur olup, intihar eden bir yazar. Kitabı gerçekten o mu yazdı?

"İstemiyorum. Dilin bu kozmografyasıyla bir ilgim yok. Tüm o kerih dilbilimcileri bir kütüphaneye kapayıp topunu ateşe vermek isterdim. Evreni okuma yazması olmayanlardan ibaret kılmak isterdim. ..."

"Dünyada kapladığımız küçük mü küçük noktadan bakarak hatalı imgelemler olmaksızın kendi kendimizi nasıl gözlemleyebiliriz? Arzudan hakikati nasıl ayırt edebiliriz?"

5) Salam Rüştü/Utanç/Can

Bu okuduğum ilk Salman Rushdie kitabı. Yazara yapılan haksızlığı bir kez daha anladım bu roman sonrasında. İngiliz, Hint ve Pakistan kültürü arasında gidip gelen bir gözden Pakistan'da ki rüşvet, darbe ve demokrasi deneyimine romansı bir bakış.

"Pakistan'da insanın tanıdıkları varsa her yere girebilir, hapishaneye bile."

"Mallar gümrüğe gelir, memur mantıklı gerekçelerle bunlara el koyar, mal sahipleri ona hak verir, bir anlaşmaya varılır ve memurun ailesinin yeni kıyafetleri olurdu. Kimse bu düzenlemeyi dert etmez; herkes devlet memurlarının ne kadar az maaş aldığını bilir."

"Bazı seslerin, bizim Tanrımıza adadığımız ülke buysa, bunlara izin veren nasıl bir Tanrı, dediği de oluyordu ama o sesler daha soruyu bitirmeden susturuluyor, masa altından ayak bilekleri tekmeleniyordu."

"Medeni bir toplumda canavarlara yer yoktur. Böyle yaratıklar dünyada boy gösterse bile en kıyısında dolaşırlar, inanmazlık teamüllerinin dayattığı çeperlerde ..."

6) Bir Oyun Gibi Yaşadım/Nihal Acar/DK

Nihal Acar'ın çok maceralı hayatı bu anı kitabında anlatılıyor.

"İlk mektebe Atatürk'ün yaşadığı yıllarda başlamış olmanın, o yıllardaki inanç ve çoşkuyla büyümenin ayrıcalığını tüm yaşamım boyunca hissettiğimi söylemeliyim. Yepyeni, heyecan dolu, her tarafından pozitif enerji fışkıran genç bir Cumhuriyet...Ve aynı yüksek enerjiyle, çağdaş bir dünyada yaşamaya hazırlanan genç talebeler... Her sabah okula gittiğimizde, Andımız'ı hep aynı heyecanla, adeta ciğerlerimiz sökülürcesine tekrarlardık..."

"Bana öyle sevgi dolu bakmıştı ki, o günden bu yana bir daha hiçbir şeyden korkamadım. Hayatıma giren erkeklerde her zaman onun kuvvetini ve şefkatini aradım. Fakat kuvvetli olanlar şefkat vermediler, şefkatli olanlarsa yeterince kuvvetli değildi...."

7) Kaderin Kızı/Isabel Allende/Can

Okuduğum bu ikinci kitabı ile yazarın bağımlısı oldum diyebilirim. Altına hücum yıları, Şili, İngiltre, Çin ve Amerika'da geçen bu romanı okumanızı tavsiye ederim.

"... sonra onlar hakkında bir şeyler bilse de bilmese de sonucun değişmeyeceğini anlamıştı, çünkü bu konudaki bilgisizlik herkese özgüydü. ..."

"Özgün düşünceleri olan insanlar sonuçta her zaman deli diye tanınırlar."

"Tao Chi'en, buharlı gemilerden söz edildiğini duymuştu ve onlardan ödü patlıyordu. Buhar üretmek ve cehennemsel bir düzeneği işletmek için kaynar suyla dolu kocaman kazanlar yapma düşüncesi, ancak çok acelesi olan insanların aklına gelmiş olabilirdi...."

"Binlerce Argonot, Altın Post'u ele geçiremedikleri ve Odysseia'ları birer trajediye dönüştüğü için yenilgiyi kabul ederek geri dönmekte; ama pek çokları da,yoksul olmalarına rağmen burada kalıyorlar, çünkü onlar artık başka yerde yaşayamazlar. Bu vahşi ve güzel topraklarda geçirilen iki yıl insanları değiştiriyor. ..."

8) Halfeti'nin Siyah Gülü/Nazlı Eray/DK

Oldukça fantastik ve kurgusal öğeler taşıyan bu roman , Ankara, İzmir ve Mardin hattında 1950'ler ve 2010'ları bir arada anlatıyor. Okumaya değer.

"Önümdeki manzara baş döndürücüydü.
Sessiz ve gizemli Mezopotamya ufuk çizgisine kadar uzanıyor, sanki Suriye ile birleşiyordu orada."

""Alabilecek miyiz o yıllarımızı geri?" diye sordu Hıfzı bey.
"Alacağız" dedi Yaşlı Doktor. "Onları bir şekilde geri alacağız."

6 Ekim 2013 Pazar

Gündem'den

Paket umulandan da fos çıktı.

Buna karşın paket içindeki "dar bölge" konusunda bu kadar tepkiyi anlamakta güçlük çekiyorum. Yapılan hesaplar dar bölgeli seçimin 2 turlu olacağı, olması gerektiği üzerinden yapılmıyor. Halbuki ilk turda %50+1 oy alamayan bölgelerde AKP'nin 2. turda seçilmesi oldukça zor. Ayrıca bu sistem ön seçim ile aday belirlemeyen, halka yakın aday bulamayan partilerin seçmenlerini alternatif adaylarda yoğunlaştırmalarını getirecektir. Bu sistemde Ankara,İstanbul vekilleri yerini Dikmen,Sokullu,İstinye,Gazi Mahallesi vekillerine bırakacaktır. Vekillerini tanıyan bir halk siyasette daha etkin olacaktır. Lider sultasının bitişi açısından çok önemli bir adım olabilir. Bu sistemi 100 vekillik Türkiye milletvekilliği ile desteklenirse, %1 oy alan parti bile 1 milletvekili çıkararak temsilde adalet güçlenebilir.

TDH Sarıgül'ü CHP İBB adayı olarak belirlemiş! CHP bir an önce, İstanbul dışında her şey ile ilgili bu kişiyi aday yapmayacağını ve adayını açıklamalıdır. Sarıgül'ün adaylığı seçimi kendi eliyle AKP'ye teslim demektir. Bizden söylemesi.

Kılıçdaroğlu 59 maddeyi gelin çıkaralım demiş AKP'ye Anayasa değişikliği için. Halen demokrasi ile ilgisi olmayan bu parti ile Anayasa yapmaktan bahsetmek ne kadar saflık! Bu yolla AKP'ye CHP onaylı yeni bir demokrasi paketi havası vermeniz seçimdeki tüm argümanlarınızı yok edecektir. Hadi komisyondan çekilmediniz bari tam Anayasa bitmeden gündeme getirilmesine karşı çıkın!