5 Ağustos 2009 Çarşamba

OKUDUĞUM SON 2 KİTAP

1) Tarık Buğra/Osmancık/Ötüken

Şu günlerde çok güncel olan Osmanlı'nın kuruluş günlerini anlatıyor roman. Osman bey'in nasıl bey olduğu ortaya konuyor. Bu romanı okuyunca kendini Osmanlı'nın devamı sayan zihniyetin Osman Beyin anlayışından ne kadar uzak olduklarını da görebiliyoruz.

"Dahi bir niyazımız var; Osmancık Osman beği tek komaya, Osman beğ Osmancığı unutmaya."

"Zaman Osman beği umursamadan akıp gitmekte; ama Osman beğ de zamanı umursamamaktadır; bu hızlı akış onu tedirginleştirmiyor, telaşlandırmıyor, sabırsızlandırmıyor, korkutmuyor ve öfkelendirmiyor."

"Dilerim, adaletten kayar, zulme ve dalalete meyledersem Allah beni kahretsin. Ve dilerim, ben bilerek , bilmeyerek saptığımda karşı çıkmayanları ve benimle kalanları dahi Allah kahretsin. Ve dilerim, benden ehli çıkınca o sancağı benden almayanlar benim vebalimi çeksin."

Bu sözü Osman bey gibi samimiyetle söyleyebilecek bir politikacı var mı günümüzde?

2)Amin Maalouf/Beatrice'ten Sonra Birinci Yüzyıl/YKY

Sevdiğim yazarın bilim kurgu tarzı bu romanında genetik araştırmaların olası sonuçları üzerine değişen dünya anlatılmakta.

"Tanrı'nın sorunları, Şeytan'ın ise çözümleri yarattığını düşünmüşümdür her zaman. Sorunlar bizi sarsar, hırpalar, elimizi kolumuzu bağlar, bizi biz olandan başka bir şey yapar. Esenlikli bir dengesizliktir bu,tüm türlerin gelişimini sağlayan şey sorunlardır; çözümlerle ilerleme kaydedilmez, tükeniş başlar. ..."

"İnsanlardaki öteki yaş guruplarını özel durumlar olarak görme eğilimini çoğunlukla eleştiririm, herkes , kendi adına, her yaşta, sürekli genel durumunun, olağanlığın merkezi sayar kendini."

"... Ciddi sarsıntıların yerlatında uzun bir varoluş süreci geçirdiklerine inanıyorum. Afetler için de böyle, sinsi kötülükler için de. Doğmuyorlar, açığa çıkıveriyorlar. Savaşlar da böyle."

"Kim gerilemeyi önceden haber vermeye cesaret edebilirdi? Gerileme, şu üzücü, gülünç, yoldan sapmış, münasebetsiz düşünce. Tarihi, düz bir arazide akan, engelli alanda çıldıran, birkaç çağlayana ulaşan bir ırmak gibi görmekte inat ediyoruz. Ya yatağı önceden kazılmış olamasaydı? ya, denize erişmeyi beceremeyip çölde, durgun bataklıklar yapbozunda yolunu şaşırıp kaybolsaydı?"

1 yorum:

Eyüp Aktuğ dedi ki...

bu kıymetli yazın için teşkkürler "Osmancık" kitabını bende okudum. çok akıcı bir anlatımı olması insanı sıkmadan kitabı bitirmesini sağlıyor.

bloguma beklerim.

e-aktug.blogspot.com