15 Haziran 2012 Cuma

OKUDUĞUM SON 2 KİTAP

1) Soner YALÇIN/Samizdat/Kırmızı Kedi

Silivri Mahkemeleri ve Ergenekon davasını merak ediyorsanız ve bu konuda mutlaka okumanız gereken bir kitap. Halkımızın günümüzdeki adalete güvensizliğine bu kitabı okuyup hak vermemek elde değil.

"Bunun adı düşman ceza hukukuydu. Teorisyeni İngiliz filozof Thomas Hobbes'tur. Bu yeni teoride ceza suçun karşılığı değildir; yani yurttaş ceza hukuku yok, düşman ceza hukuğu vardır. Bu cezanın amacı müstakbel eylemlerin önlenmesidir; yani suç işlemeden! Fill yokken ceza verilebilir... Şüphe, kanıtın yerini almıştır. En temel hukuk kuralı; "kuşkuya dayanılarak insan tutuklamak gayri insanidir." Bu anlayış rafa kaldırıldı artık. Evet, develetin o kutsal otoritesi için kişisel ve toplumsal özgürlükler yok ediliyordu. Amaç belliydi: Halk için yasa yapılmıyor, yasaya uygun halk oluşturuluyordu."

"Toplumu sürüleştrmenin yöntemi bu. Akıl tutulması bu. Ortaçağ bu. Cadı avları nasıl kolay yapıldı sanıyorsunuz? Bilimin toplumsal yaşamdan kovulmasıdır bunun nedeni. Şimdi bu tesbiti yaptım ya, "bakın belgeyi kabul etmemek için neler yazıyor", derler! İşte geldiğimz yer bu sığlıktır..."

"Darbe iddiaları üzerine yeni bir tutuklama dalgası başladı; 30 kişi daha sorgusuz cezaeveine kondu. Milli Kongre'nin başkanı Dr. Esat (Işık) gibi saygın ulusalcılar gece yarıları pijamaları, terlikleriyle evlerinden alındılar.
İttihat ve Terakki'nin tüm mallarına el konuldu.
Sonra sıra subaylara geldi. İngilizler savaş tutsaklarına eziyet ettikleri iddiasıyla 23 subayın hemen tutuklanmasını istedi.
Ordunun önde gelen isimleri tutuklanınca, İngilizler bu kez bazı kurumların da "darbeyi planladıklarını" gündeme getirdi. ..."

"Yani Ergenekon'un, terör örgütü kapsamına alınması için yakalanan kişiler, ele geçirilen silahlar yeterli değildi; şiddet içeren eylem gerekiyordu! Yani... Yanisi şu, Danıştay Suikastı Ergenekon'a bağlanınca, örgüt "terör örgütü" oluverdi!"

"Sorunun olmadığı bir dönemden geçiyoruz.
Soru yoksa hurafe var.
Soru yoksa peşin hüküm var.
Soru yoksa komplo teorisi var."

"İddianameye fazla söz etmeyeyim, kendi mesleğime eleştiri getireyim! Türk medyasında, olayları hep komplo teorileriyle açıklama kolaycılığı gelişti. Nereden çıktı bu komplo teorisi? Komplo teorileri, Amerikan-Farnsız devrimlerinin gücünden korkan gerici sınıfların icadıdır! Bu teoriler akla, dolayısıyla aydınlığa düşmanlığı yaşatmayı amaçladı. Her türlü metafizik saçmalık da bu düzenin ürünüydü. Dünden bugüne ne diyor bu komplo teorileri: Dünyayı/ülkemizi mevcut siyasi iktidara düşman siyasal bir gurup ele geçirecek! Kim bunlar: Devrimciler, jakobenler,solcular,ateistler, masonlar, Yahudiler, Ergenekoncular vs... Tarih boyunca bu komplo teorilerine inananlar hep cadı başlattı. Akla karşı "haçlı seferleri" düzenlendi."

"13 Ocak 1898'de L'Aurore gazetesinde yayımlanan bu mektup bir çığlıktı aslında:
Cumhurbaşkanı Sayın Felix Faure,
Bu iddianame hiçbir hukuksal değer taşımamaktadır. Bir insanın böylesine bir suçlama yazısı üzerine hüküm giymesi adaletsizliğin mucizesidir. Hiçbir namuslu insanın bu suçlamayı yüreği isyan etmeden okuyabileceğine inanmıyorum. ..."

"...Fakat bir süre sonra, hiç bir haber vermeden maaşımı da kesiverdiler. ... Demek 11 yıldır bünyesinde çalıştığım, 3 yıldır da yazarlığını yaptığım yayın gurubu korkuya bu derece boyun eğmişti. ..."

2)Ram Oren/Afrika Prensesi/GOA

Elmas madenleri, iki arkadaş arasında ihanet ve hırs, Afrika, İsrail ve İngiltre arasında geçen sürükleyici bir roman. Plajda okunabilecek cinsten.

"Kayıp madencilerin, felaketin haberini alıp köylerinden gelen eşlerin suratlarında ağır bir kaygı bulutu vardı."

"Ağır nefesiyle Keren'e yaklaştı ve kuvvetli elleriyle boğazını sıkmaya başladı. Keren soluk alamıyorsu ve ve vücudu ürperdi."

"Keren savaşta her bilginin değerli olduğunu biliyordu. Her yeni veri, güçlerin pozisyonunu, saldırı yönünü, tüm çatışmayı değiştirebilirdi. ..."


Hiç yorum yok: