1)Colombre/Dino Buzzati/CAN
Çok güzel bir öykü kitabı. Sisteme güzel eleştiriler var bu öykülerde.
"Azizin Çöküşü" öyküsünden.
Ermogene gene evet işareti yaptı.
"İyi, ama onların yazgılarına ilişkin ne biliyorsun ki? Şöhret hayali kuruyorlar, ama belki de başarısız olacaklar; zenginlik istiyorlar,ama açlık çekecekler, aşka hayali kuruyorlar ve ihanete uğrayacaklar, uzun bir ömürleri olacak sanıyorlar, ama yarın ölecekler."
"İki Sürücü" öyküsünden.
"İşte benden istediği bu kadar azdı. Ama ben o iğrenç bencilliğim yüzünden bunu bile esirgiyordum. Çünkü ben evlattım ve evlat bencilliğim içinde onu ne kadar çok sevdiğimi anlamayı reddediyordum. Şimdi şu dünyanın son dilimi olarak iki yabancı sürücünün anlattığı fıkraları, konuşmaları dinlemek zorundaydı. İşte hayatın ona son armağanı buydu."
"Direksiyondaki Canavar" öyküsünden.
"Duyduğuma göre burada, Cehennem'de otomobillerin direksiyonuna özel bir cila sürüyorlarmış ve bu doktor Jeykıll'ın karanlık içgüdülerini azdıranı andıran bir tür uyuşturucuymuş. Belki de bu nedenle aslında uysal ve sakin olanlar bir otomobilin sürücü koltuğuna oturur oturmaz kaba küfürbazlara dönüşüyorlardır. ..."
2) O Muhteşem Hayatınız/Oya Baydar/CAN
Bu romanında Oya Baydar 1938 Tunceli olaylarını geri plana alıyor. Bu romanı okuyup bu konuyu merak etmeyip, deşmeye çalışmayacak pek olmayacaktır sanırım. Bir çok konuda kuşkular düşüyor içinize.
"Turandot'un doğru cevaplarını Calaf'tan başka kimsenin veremediği üç sorusunu bunca yıl sonra İtalyanca,Almanca,Türkçe tekrarlayabiliyorum hala:
"Geceyle gelen, güneş doğunca kaybolan kanatlı hayalet nedir?" Doğru cevap : Umut..."Ölüm yaklaşınca akan,zafer tutkusunu kabartan, gün batımı renginde, aleve benzeyen şey nedir?" Cevap : Kan... "Hem buz, hem ateş olan, özgür kişiyi köle yapan, esirden kral yapan kimdir?" Cevap : Turandot..."
"Ah, fotoğraflar!" dedi Arya derinden gelen bir sesle, "Fotoğraflarda hep gülümsenir, içiniz ağlarken bile 'çizzz' derler, 'hadi gülümse'. Fotoğraflar yanıltıcıdır,çoğu zaman kandırır, gerçeği saklar. Fotoğraflara güvenemezsiniz."
"Gerçekten habersiz misiniz, yoksa habersizi mi oynuyorsunuz? diye sordu öfkeliden çok düşünceli bir sesle."
"Tövbe. Tövbe, Düzgın Baba şahittir. Bu topraklarda, sabi sübyan dışında günahkara ilk taşı atacak kimse yoktur. Dün yoktu, bugün de yok. Burası kanla yuğulmuş topraktır. Bir toprak kanla yuğulmuşsa mazlumlara bile kan bulaşır...."
3) Arafat'ta Bir Çocuk/Zülfü Livaneli/DK
Zülfü'nün ilk edebi eseri olan öyküler.
"Mehmet Özver'in hiç bir firma temsilcisi ile dostluğu yoktu.Yollarda zorunlu olarak karşılaşıyorlar, aynı lokantayı, aynı oteli paylaşıyorlardı. Aralarındaki o yapmacık neşeye, yapmacık içtenliğe katlanamıyordu. Bir de fazla ilgisini çekmiyordu işi. Yaşamını çevreleyen her şeyden olduğu gibi işinden de nefret ediyordu. ..."
4) Demian/Herman Hesse/AFA
Hesse'den okuduğum bu ikinci kitap yazara daha da ısındırdı beni.
"Bizler, kişiliğimizin sınırlarını her zaman gereğinden çok dar çizeriz. Yalnızca bireysel bakımdan değişik gördüğümüz şeyi, kendi kişiliğimizi kapsamı içine alırız. Oysa dünyadaki her şey bizde, bizim her birimizde vardır; nasıl ki bedenimiz başlangıcı balığa ve hatta ondan da gerilere uzanan bir gelişim sürecinin izlerini kendisinde taşıyorsa, ruhumuz da şimdiye kadar insan ruhlarında yaşamış her şeyi kendisinde saklı tutar. Yunanlılarda olsun, Çinlilerde olsun ya da Zulu'larda, şimdiye kadar gelip geçmiş bütün Tanrı ve şeytanlar tümüyle bizim içimizde yaşar, imkan, istek ve çıkış yolu olarak içimizde hazır beklerler."
5)Bir Ses Böler Geceyi/Ahmet Ümit/Everest
Ahmet Ümit bir Alevi köyündeki Cem törenini esrara büründürüp romanlaştırmış.
"Bak İsmayil, diyorum, şu mor koyunlara bak, ot buldular mı yiyorlar, su buldular mı içiyorlar, serin bir köşe buldular mı kıvrılıp yatıyorlar; ne dertleri var, ne düşünceleri, sana mı kaldı Hakk'ın sırrına ermek?"
"İstanbul'da insanlar itişerek yaşar. Zengini de, fakiri de para peşindedir. Bu şehrin insanlarının gözü hiç doymaz. Bektaşi'nin bir lokma bir hırka sözü burada geçersiz kalır. Paran varsa herkes sana saygı gösterir, yoksa kıymeti kadir bilinmez. ..... Orada kimse dedeyi, piri takmaz. Kendilerine örnek seçtikleri kişi ya inşaat sahibidir ya da müteahhit."
"Onları ilk tanıdığında hepsi gençti. Yalnızca fiziksel görünümleri, biyolojik yaşlarıyla değil, duygularıyla da hepsi gençti. Yıllar önce dernekte seminer dinlerken ya da bir forum sırasında, yahut bir cenaze töreninde arkadaşlarının gözlerinden yansıyan o parıltıyı anımsadı. Belki de bütün giz o parıltıdaydı."
6) Ölü Canlar/Gogol/Akvaryum
Gogol'un en önemli eserini yeni okuyabildim. Feodal Rus köy düzeni, serfler, memurlar arasındaki ilişkileri anlatıyor. Buradaki iki yüz yıl önceki Rus memurun davranışı ile bugünkü bizdeki memurlar ne kadar da benziyor.
"Bir insan böyle alçalabilir mi? Bu kadar cimriliğe, bu kadar bayağılığa, bu kadar miskinliğe düşebilir mi? Gerçeğe yakışır mı bu? Bütün bunlar, gerçek. İnsan yaradılışı, her şeyi yapabilir. Bugün kanı kaynayan delikanlı, günün birinde başına gelecek olan yaşlılığın resmini görcek olsa, korkudan sıçrar."
"... Ne var ki, kadın kalbini deşmek demek, çok tehlikeli bir oyun demektir. Biz de pek ileri gitmeyelim ve konumuza dönelim."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder