22 Mayıs 2010 Cumartesi

OKUDUĞUM SON 4 KİTAP

1) Mehmet ANIL/Pembe Otobüs/Can

3 yakın arkadaş ve ilişkileri üstüne bir roman. Rahat okunuyor ve anlatımı güzel.

"Zaman uzayınca daha fazla düşünüyor ve hata yapmaya başlıyorlar. Çok düşünmek, işinin ehlinin elinde iyi sonuç verir. Alışık olmayanlar, alışık olmadıkları için kolayca dağılıp yanlış yollara sapabilirler."

"Bana kalırsa bu durum beyninin hızlı çalışmasından kaynaklanıyordu. Herkesden fazlasını ve ilerisini arzuladığından ruhu huzur tutmuyordu."

"Bir orman dolusu maymunun her birinin önüne birer daktilo koyup sonsuz zaman süresinde sonsuz sayıda vuruş yaptırsalar, maymunlardan birinin günün birinde Shakespere'in bir sonesini yazması olasıymış."

"Sevgilisinin, onu aşırı bir bencillikle sahiplenen annesine karşı verdiği savaşımı bir kadın ne kadar bekelyebilirse, beklerse, İyi de sabırla o kadar bekledi."

"Bizler yalnızca bir 'beden' olmakla bile dünyanın su kaynaklarını tüketiyoruz."

"İlişkimizin böylesine kusursuz olmasının nedeni galiba birlikteliğimizi bir kez olsun sorgulamayışımızdı."

2) Victor HUGO/Bir İdam Mahkumunun Son Günü/Bordo-Siyah

Bu kısa romanı halen idam cezasını savunan varsa kesin okumalı. İdam cezasına insani bir bakış.

".. sohbet edebileceğim ve anlattıklarımı dinleyebileceğim özellikte bir insan görememek, yapmış olduğum ve bana yapılacak olan şeylerden dolayı tedirgince ürpermek. İşte celladın elimden alabileceği bütün servetim budur."

"... Ruhumu çevreleyen bu takıntı, günün her saatinde, her anında, farklı şekillerde; infaz anı yaklaştıkça daha da iğrenç ve kanlı bir biçimde karşıma gelmiyor mu?"

"Ve sonra, sözde acı çekilmiyormuş. Gerçekten buna inanıyorlar mı acaba? Bari kesilmiş bir kafanın, sepetin ucundan kanları akarken doğrularak, halka hitaben, "Hiç de acımıyormuş!" diye haykırdığını söylesinler!"

3) Serdar Özkan/Kayıp Gül/TİMAŞ

İnsanın kendini anlamasının önemi üzerine bir roman.

""... Descartes gibi insanlar, giydikleri kumaş parçalarına değer kazandırıyorlar. Bir de tam tersini düşünsene."

"Ne gibi?"

"Kumaş parçalarınn insanlara değer kazandırdığını.""

"Sürekli aynı soruyu sormaktan ve aynı cevabı duymaktan kesinlikle bıkmıyordum. Deniz suyu içen birinin susuzluğunun artması gibi, duyduğum öbgüler de bence sadece daha fazlasını duyma ihtiyacı uyandırıyordu."

"Hangi inancın doğru olduğunun bir önemi yok, Diana. Önemli olan, senin neye inandığın. Sor kendine,de ki: "Ben hangisine inanıyorum?" İşte bu kadar basit."

"İşte Diana sırf bu senaryoyu yaşamak istemediği içi, çevresindekilerin daha fazla onay vereceği bir meslek tercih ettiğini kimseye söylememişti."

"Daha iyiye, iyiyi terk etme cesaretine sahip olanlar ulaşır yalnızca. Sen buna sahipsin."

4) Murathan Mungan/Eldivenler,Hikayeler/metis

Anlatımı ile sanki o durumları bize aynen yaşatan Murathan Mungan'ın hikayeleri var bu güzel kitapta.

"Ben de fırsat bilip, bana sırlarını emanet eder gibi göz yaşlarını emanet eden bu adamın duygularını kurcalamak istemedim. Beni sevdiğini anlamıştım. Yeterdi."

"... Her seferinde tutumlu kullandığı bir sabırla beni yatıştırmayı ve bir biçimde mahcup etmeyi başarıyordu."

"Yazar arkadaşını bir insan olarak elbette seviyordu; her zaman da sevmişti. Onun eşcinselliğini, diğer aşırılıkları ya da egzantrik hallerinden biri olarak görmüş, hiçbir zaman işin bu yanının üzerinde fazla durmamıştı...."

"Adalet, açıklarından kimin, nasıl yararlanacağı üzerine kurulu bir gösteriydi. Atlatılması gereken tuzaklarla dolu bir gösteri."

"... İnsanlardan tamamen ümidini kesmek böyle bir şey olmalı. Yayları gıcırdayıp duran aynı partal karyolanın, sidik kokan şiltenin üzerinde, nedense daha çok bir kesekağıdını hatırlatan aynı lekeli entarisinin içinde aynı kayıtsızlıkla oturuyordu...."

"... Belki aşk değil, ama ilişki sınıfsaldı. Sınır, duvar dinlemeyen, her engeli aşan aşk, sürekli bir ilişkiye, bir beraberliğe dönüştüğünde bütün külütürel duvarlar, sınırlar olanca katılığıyla çıkıveriyordu ortaya."

"Hayatta birçok konuda acemi kalırken, her seferinde gidip canlarını yakacak erkekleri bulup çıkarmada ustalaşırlar. ..."

Hiç yorum yok: